Doğu Toplumu Olmanın Zorluğu ve Kolaylığı

Ramazan Yüce

Doğu toplumu derken İslam dünyasını kastediyorum. Bu bölgelerde yaşamak ve bu ülkeleri yönetmek hem zor hem kolay. En ince ayrıntısına kadar her şeyin kuralı vardır buralarda. Ama kurallar pek işlemez, çünkü uygulanmaz. Zira kurallar sonradan konur. Devlet hep halkın gerisinden gittiği için halk kendince bir adet oluşturur, işler sarpa sarmaya başlayınca devlet lütfedip kural koyar. Halk bu sefer adetlerle kurallar arasında sıkışır kalır. Çünkü adetleri değiştirmek zordur.

 

Kurallar uygulanırsa da garip ve güçsüzler uygular. Zira yapacağı başka bir şey de yoktur. Güçlüye kanun, kural, nizam işlemez. O hep bir yolunu bulur. Zira kurallar hep zayıflar içindir. Kazara uygulamazsa cezayı da yer, gider paşa paşa öder.

 

Haksızlık diz boyudur. Adalet pek işlemez, işlese de zamanında tecelli etmez. Çoğu, en ufak bir meseleyi deve yapar, çözümünü de kaba kuvvetle halleder.

 

Ön yargı ve toptancılık hakimdir. Birey ön planda değildir. Grup refleksi ile hareket edilir. Gruplarla birlikte kişilerde aidiyet duygusu gelişir. Cemaat ve tarikatların resmi hüviyeti olmamakla beraber sosyal hayatta etkindirler. Toprak ağalığı yaygındır. Zengini zengin, fakiri fakirdir. Bu yüzden sosyal adalet dengesi yoktur. Siyasiler ülke yönetiminde sosyal hayatta etkin olan ağa, şeyh ve STK vb. temsilcilerini muhatap alır. Bunları ikna etti mi tüm oylar kendisine gelir. Ayrıca bireylerle tek tek konuşma ve oy isteme yoluna gitmez. Bir gruba bağlı olanlar yukarıdan gelen emir ve tavsiyeye göre oyunu verir. Asla sorgulamaz, aklını kolay kolay kullanmaz. Aklına yatmasa da vardır bir hikmeti denir.

 

İktidara gelen kendisini destekleyenlerin oranına göre kadrolaşır, her yaptığını resmi kılıf adı altında yapar. Liyakat ve ehliyetten ziyade benden olmasına bakılır. Muhalefet her yapılana karşı çıkar. İktidar muhalefeti, muhalefet iktidarı iplemez.

 

Hangi iktidar dönemi olursa olsun her türlü ihaleler kendisini destekleyende kalır. Her iktidar döneminde yeni zenginler ortaya çıkar.

 

İlişkiler kanun, kuraldan ziyade güven esasına dayanır. Kurallar, yapmak istediğimiz tasarrufa göre uydurulur.

 

Alışverişlerde bir tanıdık aranır. Zira fiyatlar ve malın kalitesi değişik değişiktir. Fiyatlar yüksek tutulur, pazarlık yoluyla aşağıya çekilir. Başkası kandırır diye tanıdığa giden kişilerin çoğu en büyük darbeyi genelde tanıdık esnaftan yer. Resmi işlerde de durum bundan farklı değil, kimin hangi kurumla işi varsa işini tanıdık vasıtasıyla halletme yoluna gider.

 

Herkesin evi temizdir, çöpler genelde çöpün içinden ziyade rastgele dışarıya atılır, piknik ve mesire yerleri başkasının oturamayacağı şekilde pis bırakılır. Banklara düzgün oturulmaz, oturulacak yere genelde ayaklar konur.

 

Keyfine, rahatına düşkünlük hakimdir, çoğunluk terlemeden garantili bir işte çalışma derdindedir. Okurken bile en rahat edilecek meslekte çalışmak için okunur. Bizi bir işe katmayan okuma boş kabul edilir.

 

Adam kayırmacılık, torpil, hukuksuzluğun alası buralarda bol miktarda bulunur. Herkes işinin olduğu kadar dürüsttür. İnandığı değerler kulaktan duyma bilgi kırıntılarından ibarettir, dini yaşantıda gelenek hakimdir. Bu alanda söylenmesi gerekenler ve yapılması gerekenler söylenmiştir. Yeni bilgi ve davranışa yer yoktur. Kim yeni ve farklı bir şeyler söylerse dışlanır ve Müslümanlığı sorgulanır. Yaşantı ve davranışta mahalle baskısı belirleyicidir.

 

Hata yapsa da başarılı olamasa da adı olumsuz fiillerle anılsa da siyasi liderler, tarikat ve cemaat temsilcileri, STK başkanları vs hiç değişmez, dönemlik değil, ömürlüktür makam, mevki ve şöhretleri. Öldüğü zaman da yerine aileden biri gelir veya getirilmeye çalışılır.

 

İster cemaat, ister grup, ister fert kim olursa olsun kendini mükemmel ve en doğru olarak görür ve bilir. Ülke başkasından kurtarılması gereken ulvi bir görev olarak görülür. Zira kendisi ve ait hissettiği camiası dışında herkesi kötü olarak görür.

 

Herkes eleştirmeyi çok sever, fakat eleştiriye gelmez. Bir tarafa tereddütsüz itaat ederken diğer kesimlere karşı acımasızdır.

 

Ülkedeki olumsuzlukların kaynağı olarak suç hep düşmanlara atılır. ABD, İsrail ve Batı öncelikli düşmandır. Aralarından terör örgütleri çıkar, yine bunlar suçlanır. Bunlar kullanmak için niçin bizimkileri bulur diye sorgulanmaz.

 

Hasılı say say bitmez Doğu toplumunun özellikleri. Bu toplumun içinde verdiğim örneklerin dışında kalanlar var. Ama  azınlıktır, sesleri pek çıkmaz, çıksa da itibara alınmaz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.