657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre devlette çalışan kamu görevlilerinin siyaset yapmaları yasaktır. Siyaset yapmak isteyenler görevlerinden istifa ederek siyaset yapabilirler. Bunun önünde bir engel yoktur.
Devlet Memurları siyaset yapmalı veya yapmamalı görüşü tartışılabilir. Kanun doğru veya yanlış olabilir. Yürürlükte memurların siyaset yapmasını engelleyen bu kanun olduğu müddetçe kamu görevlilerinden beklenen siyasetten uzak durmalarıdır, siyasi eylem ve söylemlerden kaçınmalarıdır. Özellikle bürokrasinin tepesinde yer alan, devleti temsil eden, devlet adına kamu hizmeti yapanların bu konuda azami gayret göstermeleri ve ülkenin hassasiyetlerini gözetmeleri gerekir.
Yine 657 sayılı DMK'nun 125.maddesinde disiplin suçu işleyen memurlara verilecek cezalar düzenlenmiştir. Siyaset yapan memurun kademe ilerleme cezasından memurluktan çıkarılma cezasına kadar ağır cezayı müeyyideleri vardır. Bu suçlara verilecek cezalar öyle hafife alınacak bir müeyyide değildir. Siyaset yapmaya çalışan bir yönetici-memur bu yasa bu şekilde dururken neyine güvenerek siyaset yapar, sanal alemde ve sosyal medyada? Acaba kendisini o makama getirenlere karşı minnet borcu mu duymaktadır? Makamda tutunmak ya da daha yükseğe çıkmak için birilerine göz mi kırpıyor? İnsan düşünmeden edemiyor. Gerçekten bu tiplerin niyeti nedir? Ben sizin için, kelle koltukta mücadele ediyorum, beni bu mevkiye getirdiğinize pişman olmayacaksınız, bakın görün mü demek istiyor?
Kimin niyeti nedir, kalplerinde ne geçirir bilmem. Ama bildiğim bir şey var, böyle yapanlar güzel bir görüntü vermiyor, hem kendisi itibar kaybına uğruyor, hem de kendisini o makama getiren siyasi partiye zarar vermektedir. Yine 657'de memura uyarı ve kınama gerektiren disiplin suçlarından biri de "Devlet memuru vakarına uygun olmayan davranışlarda bulunmak" fiili var. Bir kimse bulunduğu makamı yıpratmaya ve kendisinin itibarını zedelemeye, devlet memuru vakarını düşürmeye hakkı yoktur.
Siyaset yapmaya çalışan makam sahibi yöneticiler siyaset yaparak değil, alanında yaptığı icraatlarla haber olmalıdır. Kendisini oraya getirenlerin değil, tüm halkı temsil etmelidir. Siyasi görüşünü içine atarak herkese ve her kesime eşit mesafede olmalıdır, eylem ve fiillerinde adil olmalıdır. Sosyal medyada, dijital ortamda, sanal alemde yapacağı paylaşımlarda kesinlikle siyasi söylemlerden kaçınmalıdır. Yanlış anlaşılmaya sebebiyet verecek, farklı çağrışımlara zemin hazırlayacak, camiasını zora sokacak paylaşımlar yapmamalıdır. Bin düşünüp bir yazmalıdır. Bulunduğu makamın icraatlarını anlatan paylaşımlara yer vermelidir. Yaptıklarıyla makamını tartışılır duruma getirmemelidir, saygınlığını yitirmemelidir. Kubbede kalan hoş bir sada olabilmelidir.
Yok, illaki ben siyaset yapacağım derse istifasını verip koltuğu boşaltmalıdır. Ben hem siyaset yaparım hem de makamı işgal ederim diyorsa bizzat onu oraya getirenler tarafından o makam sahibi el çektirilmelidir. Çünkü o makam ona bir numara ya küçüktür ya da büyük.
Ülkeyi yönetenler de böyle durumlarla karşılaştığı zaman elini başının önüne koyup "Acaba biz nerede hata yaptık" diye düşünmelidir. Kerameti kendinden menkul, yüz ağartmayacak kişileri makama getirmekten ziyade verilecek emaneti taşıyabilecek ehliyet ve liyakat sahibi insanları getirmek en önemli görevleri olmalıdır. Ahbap-çavuş ilişkisinden uzak durulmalıdır. Kişiye iş değil, işe adam -gibi adam- aranmalıdır. Yoksa olan makamda oturana değil, onu oraya getirene olur.