Türkiye son yıllarda görmediği bir şubat soğuğunu yaşadı bundan 19 yıl önce. Nelere karışılmadı ki. Bir kesimin bir kesime dünyayı dar ettiği yıllardı.
Bir kesime dünyayı dar edecek ihaleyi alan otorite de: "Siyasi hayatıma mal olsa da" diyerek mücadelesine başladı. İlk iş olarak başörtüsü avına çıkıldı. Özellikle üniversitede okuyan kız öğrenciler kampüslere alınmadı. Kazara girenler de amfilerden çıkartıldı. İkna odaları kuruldu. Günler, aylar ve yıllarca süren demokratik eylemler yapıldı. Kimi atıldı, kimi okulu bıraktı, kimi perukla girdi okula. Kimi de içi kan ağlayarak başını açtı. Yetmezdi.
Meslek liseleri kapatılmaktan beter yapılmalıydı. 1999 yılında kat sayı getirildi. Aynı sınava giren öğrencilerden meslek liselerinin katsayısı 0,3 ile çarpılırken diğerlerinin katsayısı 0,8 ile çarpıldı. Okuduğu okula göre öğrenciler avantajlı- avantajsız hale getirildi. Meslek liseleri boşaltıldı. En büyük haksızlık da mevcut devam eden öğrencilere yapıldı. Kazanılmış hak kavramı işletilmedi. Ne başka bir okula geçişine izin verildi, ne de katsayıda kademeli geçiş uygulandı. Meslek liselerinden genel liselere geçiş yasaklandı. Nakil alan okul müdürleri bile görevden alındı. Meslek liselerindeki en başarılı öğrencinin tıp kazanacak puanıyla girebildiği en iyi bölüm Fen Bilgisi öğretmenliği oldu. Dünya kuruldu kurulalı böyle zulüm görmedi. Niyetleri boğmaktı. Halbuki mevcut öğrencinin hakkı korunmalıydı. Konan kural yeni okula başlayacak öğrencilerle başlatılabilirdi. Maalesef kin, intikam hırsı gözlerini bürümüştü. Bir nesli yok ettiler. Hayallerini de. Önlerini kapatan, hayallerini yok edenlere karşı o günün mağdur başarılı öğrencilerinin derinden çektikleri bir âh, Arş-ı Âlâ’ya yükseldi. Öbür dünya için en büyük kazançları da bu mağduriyetleri olacak.
Kahta İHL’de en arka sırada oturan Yasin* isminde başarılı bir öğrencim vardı. Arkadaşlarına boş zamanlarında tahtada sayısal dersleri anlatan bir öğrenci. Son sınıfta katsayı mağduru oldu. Tıp kazanacak puanıyla bir yıl sonrası Fen Bilgisi öğretmeni olabildi... 2010 yılında Konya’da aynı kurumda çalıştığım Fen Bilgisi öğretmenim vardı Gülhan isminde. Onun da hikayesini dinledim bir gün. O da, okulunun birincisi ve tıp puanıyla öğretmen olabilmişti… Kimi okumak için yurt dışını mesken edindi. Milli servetimiz bu dönemde dışarıya aktı. Gurbet ellerde ne sıkıntılar çektiler kim bilir? Bunu eşekten düşenlerden dinlemek lazım. Binlerce başarılı öğrenciden sadece ikisini paylaştım sizlere ...
Bir zamanların adından söz ettiren başarılı meslek liseleri cenaze evlerine döndürülmüştü. 17 yıl geçmiş ama hala meslek liseleri belini doğrultamadı. İHL’lerini yok edeceğim diyen zihniyet diğer meslek liselerini de yok etmişti.
Kahta’da birlikte çalıştığımız A.E.S. isimli Fen Bilgisi öğretmenimiz askere gitmişti. Askerlik dönüşü bize: “Arkadaşlar, siz ‘İHL’lere zulmediliyor, mağdur ediliyor dediğinizde abarttığınızı düşünürdüm. Bakın askerde başıma ne geldi? Orada asker çocuklarına ders verecek öğretmenleri belirlemek için bir sınav yaptılar. Ben de bu sınava girdim. Sınavda birinci oldum. Ders vermek için seçildim. Sonra iptal edildi. Niçin dediğimde de ‘Sen İmam Hatip Lisesinde çalışıyorsun, biz bunu tespit ettik. O yüzden olmaz’ dediler. Benim babam ve kayın pederim asker. Biliyorsunuz ben de dini duyarlılığı olmayan biriyim. Buna rağmen sırf devletin bir okulu olan İHL’de çalıştığım için elendim, varın siz gerisini düşünün, şimdi sizi daha iyi anlıyorum” demişti… Bu süreçte okul disiplin kurulu üyesiydim. Başörtülü derse giremeyen öğrencilerimiz bahçede yarım saat kadar bir eylem yapmışlardı. Eylem bittikten bir-iki hafta sonra müdür odasına çağrıldım. İki tane müfettiş ifademi aldı. Disiplin kurulu üyesi olarak suçum, başörtülü sınıfa giren ve bahçede eylem yapan öğrencilere niçin ceza vermediğimizdi. İfadem alındı. Savunmam yeterli görülmedi. Uyarı cezası ile tecziye edildim.
Hedef koymuşlardı 1000 yıl devam edecek diye. Görüyorsunuz hedefleri tutmadı. Kurdukları örümcek ağı kısa zamanda darmadağın oldu. Çünkü zulüm ile âbâd olunmazdı.
*02/03/2016 Çarşamba günü bu sürecin mağduru olan Yasin’in, duygu ve düşüncelerini anlatan yazısını paylaşacağım sizlerle. Tüm mağdurlara armağan olsun.