Bir Defa da Olsa Bizi Şaşırtsa Ne Olur?

Ramazan Yüce

ABD eski başkanı Barack Obama tarafından İran ile yapılan nükleer anlaşması yeni başkan Trump tarafından tek taraflı olarak bozuldu. Böylece devletlerde devamlılık esastır kuralını çöpe atmış oldu. Şimdi İran'a savaş ve büyük yaptırımlar konuşuluyor.

 

Trump'ın bu densizliğine dünya tepki gösterirken iki ülkeden Trump'a destek geldi: Biri İsrail, diğeri Suudi Arabistan. Çok mu şaşırdım? Hiç şaşırtmadılar beni. Ne de olsa muhteşem üçlü. Yedikleri, içtikleri bir! Düşündükleri aynı! Birbirlerinin kopyası gibiler.

 

ABD'yi biliyoruz, İsrail'i de. "Biz bu dünyada var olduğumuz müddetçe kimse huzur bulmayacak, kan eksik olmayacak...hep gerilim, hep kaos..." derdindeler. "Siz bizim emellerimize hizmet etmezseniz, bu daha iyi günleriniz" diyorlar. Biri Hıristiyan, diğeri Yahudi. Ne de olsa kendi düşüncelerine hizmet ediyorlar. Beni esas şaşırtan bugüne kadar beni hiç şaşırtmayan Suudi Arabistan. Müslüman mahallesinde salyangoz satan bu devlet, ABD ve İsrail çizgisini hiç değiştirmedi, bu iki devlete hayranlığını hiç gizlemedi. Onların bir dediğini hiç iki etmedi. Hep onların amaçlarına hizmet etti. Biz zatı âlilerini Mekke ve Medine'nin hadimi sanma gafletinde bulunduk zaman zaman. Ama o hep "Beni kendi emellerinize alet etmeyin. Zira ben sizden değilim" dedi sürekli. Böyle yaparak Suudi krallığını garantiledi hep. Suudi Arabistan'ı eğer bugüne kadar ABD veya İsrail bilfiil yönetmiş olsaydı kesinlikle o mübarek topraklarda tutunamazdı. Teslim bayrağını çeker, arkasına bakmadan def olur giderdi. Ama sağ olsun Suud hanedanı sayesinde bu iki devlet Ortadoğu'da ağırlık ve güçlerini hiç kaybetmediler. Çünkü sponsorları hep Suud hükümeti ve Arap sermayesi oldu.

 

Zaman zaman utanır sıkılır da rol icabı mazlumun yanında olur mu dedim. Çünkü bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir. Bu devletten ben günde iki defa doğru olmasını değil, ömürde  bir defa iyi bir iş yapsın istedim. Ama nafile. Beyhude beklenti bendeki. Varlığı ABD'nin güçlü olmasına bağlı bu devlet, hanedanlığını ancak güce taparak götürebilir. Üstelik bu tapmasını isteksiz de yerine getirmiyor. Gönüllü yapıyor bu işi. Baksanıza herkesten önce ABD'ye destek açıklaması yapıyor: "İran'a ambargo uygulandığı takdirde ihtiyaç olacak petrolü ülkesinin karşılayabileceğini söylüyor. İnsanda biraz utanma, arlanma olur. Zaten ABD'de oturan kabadayı da cesaretini bundan alıyor. 

 

ABD ve Batı’ya karşı süt dökmüş bülbül olan Suud, konu İran olunca aslan kesiliyor/ efeleniyor hemen. Çünkü ABD'den sonraki varlık nedenini Şii düşmanlığıyla götürüyor. Merak ettiğim bu Şiilik de olmasa bu Suud nasıl yaşar? Güya kendini sünniliğin hamisi sanıyor. Halbuki Suud'un sünnilikle bir alakası yok. Açıkçası ben ne Suud İslamını, ne de İran İslamını tasvip ediyorum. Al birini, vur ötekini. İslam dünyası ne yapıp ne edip İslam dünyasının göbeğinde Müslümanların liderliğine göz kırpan bu hanedandan kurtulması gerekir. Değilse kendi paramızla batıla sponsor olmaya devam edecek görünüyor hali pürmelalimiz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.