Aile olmak zordur, aile kalabilmek daha zordur. Bu yönüyle bakıldığı zaman aile olmuş ama aile kalamamış aileler çoğunluktadır. Aile kalabilenin sayısı ise bir elin parmaklarını geçmez.
Aile demek;
Aile bireylerini iyi günde, kötü günde görüp gözetmektir.
Derdini dinlemektir. Derdiyle dertlenmektir.
Yükünü almaktır, yük olmamaktır, yük olan varsa elleşip yükü kaldırmaktır.
Sıkıntı anında taşın altına elini uzatmaktır.
Birbirini menfaatsiz ve çıkarsız sevip saymaktır.
Teklifsiz bir araya gelmektir, çat kapı gelip gitmektir. Bizdeyiz, sizdeyiz demektir. Yabancı gibi olmamaktır. Samimiyet ve içtenliktir.
Oturup kalkmaktır, gerekirse yatmaktır, hal hatır sormaktır, beraber ağlamak, beraber gülmektir.
Birbirinin olmasını istemektir. Elinden tutup kaldırmaktır. Çekememezlik yoktur.
Bir dert ve sıkıntının ilk açıldığı, derman arandığı yerdir.
Bireyler arasında sorun çıktığında veya kırgınlık ya da küskünlük olduğunda büyüklerin soruna el koyduğu, büyüğün kestiğinin yendiği, üzerine sözün söylenmediği yerdir.
Birbirlerini ziyaret dostlar alışverişte görsün, ayıp olmasın türünden olmayandır.
Birlikteliklerini iple çeken, bir araya geldikleri zaman mutlu olan ve mutlu ayrılan, geride mutluluk bırakılan yerdir.
Düğünde, cenazede, mutlu ve üzüntülü anlarda o evin ferdi gibi ayakta dolaşandır.
İlişkileri pamuk ipliğine bağlı olmayan yerdir.
Aynı soyadı taşımanın onurunun yaşandığı yerdir.
Büyüğün küçüğü sevdiği, küçüğün büyüğü saydığı, fikir danıştığı ortamdır.
Bireyler arasında yabancılık yoktur. Büyükler kendi arasında, küçükler kendi arasında arkadaş gibidir.
Birbirlerini mahremlerini mahrem bilirler, taşınmaması gereken sırrı içlerinde taşırlar.
Aradaki sorunlar kavga ve gürültü, patırtı ve itiş kakışla değil, nezaket ölçüleri içerisinde suhuletle çözülür.
Kısaca, ben bu ailenin ferdi olmaktan mutluyum, yeniden dünyaya gelsem bu değerli ailenin yine ferdi olmaktan kaçınmazdım denilen yerdir aile.
Böyle aile olup böyle aile kalabilen ailelere ne mutlu! Kıskanılmaz, gıpta edilir ancak.