Ahlak Süresi

Ramazan Yüce

Ahlak Süresi

İslam nedir sorusuna tek kelimeyle “İslam, ahlaktır” dersek yanlış olmaz. İslam alimleri İslam’ı anlatırlarken İslam’ı bir ağaca benzetirler: Kökü iman, gövde ve dalları ibadet; kokusu, gölgesi, verdiği oksijeni ve meyvesi de ahlaktır. Sahabiler peygamberimizin ahlakını sorduklarında “Siz Kur’an okumuyor musunuz? Onun ahlakı Kur’an idi” cevabını verir Hz Ayşe.

Kur’an başta iman, ibadet, doğa, ahiret, peygamberlerin ve eski toplulukların kıssaları gibi birçok konuya değinmiş olsa da özetlersek Kur’an’ın amacının hem bireyi hem de toplumu ahlaklı olmaya yöneltmek istediğini söyleyebiliriz. Namaz, oruç, hac, zekat gibi bireysel ibadetler bile kişiyi kötülüklerden uzaklaştırarak ahlaklı bir birey yapmaya çalışmaktadır. Buradan hareketle genel olarak Kur’an, tam bir ahlak kitabıdır.

Kur’an’ın 26.cüzünde yer alan hücreler/odalar anlamına gelen, 18 ayetten ibaret Hucurat süresi de edep, ahlak, insani ilişkiler, görgü ve nezaket kurallarından bahseden bir süredir. Bu süreye ahlak veya adabı muaşeret süresi dense yeridir. Baştan sonra insani ilişkiler, ahlaki ilkelerden bahseden ve bizi eğitmeyi hedefleyen bu süreden çıkaracağımız dersler vardır. İzninizle ayet ayet bu ahlaki/insani ve toplumsal ilkelere işaret edeceğim bu yazımda:

  1. Allah ve peygamberinin önüne geçmeyin. (Mümin, gerek hüküm, karar ve tercihlerinde ve gerekse davranışlarında Allah ve resulünün önüne geçmemelidir.)
  2. Seslerinizi peygamberin sesinden fazla çıkarmayın, birbirinize bağırdığınız gibi ona bağırmayın. (Hz. Peygamber’in yanında onunla ve başkalarıyla konuşurken onun sesini bastıracak şekilde yüksek bir sesle konuşulmamalıdır. Bugün peygamber aramızda olmadığına göre karşılıklı konuşmalarda veya büyüklerin yanında konuşmamız gerektiğinde nezaket ve ses tonuna dikkat edilmelidir.)
  3. Allah resulünün yanında ses tonunu düşürmek ve edebi takınmak takvanın bir gereğidir. (Bugün için peygambere ve büyüklere saygı göstermek şeklinde anlaşılabilir.)
  4. ve 5. Evlerin dışından bağıranların/seslenenlerin çoğu düşüncesizdir. Halbuki biraz sabırlı olmaları gerekir. (Bir eve gelip evin ziline basmayıp bağıranlar, birini çağırmak veya geldiğini haber vermek için arabasının veya servisin kornasına çalanlar, geç vakit vedalaşmalarda başkasını rahatsız edercesine hakeza kornayı kullananlar, düğün konvoylarında gürültü kirliliğine sebep olacak şekilde ellerini kornadan çekmeyenler bu iki ayete kulak vermelidir.)
  1. Pişman olmamak ve baltayı taşa vurmamak için işittiğimiz bir haberin kaynağı ve doğruluğu araştırılmalıdır. (Özellikle basında ve sanal alemde gördüğümüz, okuduğumuz veya gerçek hayatta duyduğumuz her olaya ve habere temkinli yaklaşılmalıdır. İşimize geliyor diye her habere atlamamak lazım. Çünkü piyasa dezenformasyon bilgilerle doludur. Birileri bu bilgi ile kendi menfaatine, muhatabın aleyhine bir algı oluşturuyor olabilir.
  2. ve 8. Allah imanı sevdirirken inkarcılığı, yoldan çıkmayı ve emre aykırı davranmayı çirkin göstermiştir.
  1. Müminlerden iki grup kavgaya tutuşur veya iki devlet savaşırlarsa aralarını bulun. Şayet itişip kakışmaya ve savaşa devam ederlerse haklı olanın yanında yer tutun. Adaleti elden bırakmayın ve herkese hakkını tam verin.
  2. Müminler kardeştirler. İki kardeşin arasını bulun. (Ne halleri varsa kozlarını paylaşsın demeyin. Birbirini yiyen ve öldüren Müslümanlara duyurulur.)
  3. a- Birbirinizi küçüksemeyin, alaya almayın. Alaya alınanlar -Allah katında daha değerli olabilir.

b-Birbirinizi karalamayın. (Birinin diğerini karalaması kendini karalaması gibidir.)

c-Kötü lakap takmayın.

  1. a-Zannın çoğundan sakının. Çünkü bazı zanlar günahtır.

b-Gizlilikleri araştırmayın. (Bir kimsenin gizlediği bir işini, bir davranışını araştırmak)

c-Gıybet yapmayın. Zira hangi biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır.

  1. Allah insanları bir erkek ve bir dişiden yaratmıştır. Tanışmaları için farklı kabile, aşiret, kavim ve ırklara ayırmıştır. (Hiçbirinin diğerine bir üstünlüğü yoktur.) Esas üstünlük, takva (Allah’a karşı olan sorumluluğunu yerine getirmek) iledir.
  2. Tek başına Allah’a inandığını söylemek yeterli değil, imanın kalpte kökleşmesi ve Allah ve peygamberine itaat ederek teslim (Müslüman) olmak lazım.
  3. Gerçek müminler, Allah ve peygamberine inanmada şüpheye düşmediği gibi aynı zamanda malları ve canlarıyla mücadele yolunu seçenlerdir.
  4. Allah’a dinini öğretmeye kalkmayın.
  5. Allah’a inanmayı/boyun eğmeyi başa kakmayın. İnanıyor ve boyun eğiyorsanız bu, Allah’ın size verdiği bir lütfüdür.
  6. Ne yaparsanız yapın, Allah hepsini görmektedir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.