Bana dünyada en acınası devlet hangisi dense ABD derim. Niçin derseniz ki sen dünyanın en güçlü devleti ol, nice devletleri bir bir sıraya getir; istediğini yap, sana kimse ne yapıyorsun demesin. Bir emriyle arkasında el pençe sayısız devlet olsun. Suyumu bulandırdın diyerek istediği devleti işgal etsin, istediği terör devletini desteklesin, istediği ülkede terör yaptırsın, istediği yere istediği dizaynı versin. İstediği ülkeye silah satsın, istediğine ambargo uygulasın. Aleyhine olan bir karar olduğu zaman BM’in beş daimi üyesinden biri olarak veto edip uygulatmasın. Aldığı her kararda dünya etkilensin. Kimse ona bir şey diyemesin.
Bir eli yağda, diğeri yağda, güllük ve gülistan bir şekilde hep kazanan bir ülke iken birçok ülke gibi avucunun içinde olan, her yerde emir eri gibi kullandığı Türkiye; avucunun içinden çıkıp gidiyor. İşte bu yüzden çıldırıyor. Tekrar avucunun içine almak ve istediği şekilde kullanmak için her yolu deniyor. Kah 15 Temmuz gibi bir darbenin en göbeğinde rol alıyor, kah dövizle oynuyor, kah yaptırımlarla Türkiye’yi tehdit ediyor, kah bizim ülkemizin insanını kendi ülkesinde yargılıyor, kah bakanların mal varlıklarına el koyuyor, içimizde terör yaptırıyor, PKK’ya, İŞİD’e operasyon yaptırıyor. Neler yapmıyor neler! Denemediği yol kalmadı. ABD’nin tüm yaptırım ve yaptıklarına rağmen avucunun içine girmemekte direnen ve diklenen bir Türkiye kendisini çıldırtıyor. Nasıl çıldırmasın ki! Eti ne, budu ne bu Türkiye’nin! Daha düne kadar ABD’nin her kararında gönüllü ve gönülsüz safında yer alan bir Türkiye, kendisine biçilen rolden çıkmaya çalışıyor. Kah “Ona minute” diyor, kah “Dünya beşten büyüktür” diyor. Çıldırmayıp da ne yapsın ABD laf anlamayan, söz dinlemeyen, başına buyruk hareket eden, yeri geldiği zaman “Sende kimsin, ben istediğim silahı dilediğim yerden alırım” diyen, “Burnumuzu sürtmek, geri adım attırmak, korkutmak, cezalandırmak…” amacıyla bize karşı uygulamaya kalktığın yaptırımlarına aynıyla yaptırım, aynıyla iade” deyip adrese teslim iş yapan bir Türkiye var karşılarında. Türkiye, kaba kuvvetle her ülkeye had bildiren dünyanın en güçlü devletine dünyanın sessiz çoğunluğuna rağmen meydan okuyor. ABD çıldırmayıp da ne yapsın! Gücü-kuvveti arkasındaki halk desteğinden, birlik ve beraberliğinden ibaret bir Türkiye’ye karşı acziyet içerisinde ABD. Ne yapacağını bilemiyor. Saldırdıkça saldırıyor.
Türkiye azim ve gayret içerisinde akıllıca hareket ederek pes etmesin. Bu tavrı ABD’nin -gücünün- sonunu getirecektir. Çünkü pes etmeyen ve diklenen bir Türkiye, ABD’nin hegemonyasından ve kıskacından kurtulursa tüm dünyaya örnek olacaktır. Her ülke “Bu, inancın zaferi” diyecektir ve kendileri de ABD baskısından kurtulmaya çalışacaktır. İşte o zaman ABD’nin haksız yere Türkiye’ye yaptıklarına seslerini çıkarmadıkları için utanacaklardır. Aslında dünya ödlekliği, bana dokunmayan bin yaşasın sessizliğini bir tarafa bırakıp “Türkiye’ye karşı yapılan yaptırımları tasvip etmiyor ve onaylamıyoruz” desin; ABD’nin gücü daha erken havlu atar. Ama dünya haklının yanında yer almıyor, alamıyor. Çünkü “ya iktidarımız elden giderse” diye korkuyorlar ve ABD’nin korku imparatorluğuna boyun eğmiş durumdalar. Zaten insanın zoruna giden de dünyanın bu aymazlığı.
Dünya değişik saiklerle sessizliğine devam etsin, Türkiye bu duruşunu değiştirmesin. Bu onurlu direnişi er veya geç ABD’nin dişlerinin döküldüğünü tüm dünyaya gösterecektir. Belki de ABD, şimdiden sonuna hayıflanıyor: “Daha dün ben ne idim bu dünyada” diye.