Bugün günlerden 15 Temmuz. Bu tarih bir taraftan hatırlamak istemediğimiz menfur bir gün, diğer yönüyle göğsümüzü gere gere konuşacağımız bir milletin şanlı direniş günüdür. İçimizdeki hainler gerçek yüzünü bugün gösterdi, uyur sandıkları bir millet de bugün gözünü açıp kendini gösterdi, ölümüne savundu ülkesini.
Hainlerin çoğu arkasına bakmadan kaçarken uğruna yüzlerce şehit ve binlerce gazi verdiğimiz bir gün bu gün. Verilmiş sadakamızın olduğu gün yani. Zira pişmiş tavuğun başına gelmeyen günü yaşadı bu millet bu günün akşamında.
Birinci yıl dönümünü yaşadığımız bugünden geriye dönüp baktığımız zaman ülkemiz hâlâ normalleşmedi, OHAL devam ediyor, ülke hem içeriden hem de dışarıdan kıskaç halinde, açığa alma ve ihraçlar devam ediyor, ihraç edilenler içerisinden mağdur ve masumları ayırt etmek için kurulan OHAL komisyonu hâlâ görevine başlayamadı, darbeye kalkışanların yargılamaları devam ediyor, ne kadar süreceği bilinmiyor. Esas hain tabakası denilen lider kadro dışarıya kaçtı, dışarıda Batılıların şemsiyesi altına girerek ülke aleyhine propaganda yapmaya devam ediyorlar. Yakalanıp içeriye atılanlar doğruyu söylemiyor, ucu kime dokunacağı belli değil.
Gözümüzün önünde cereyan eden menfur 15 Temmuz kalkışmasının gerçekliği konusunda bu milletin kahir ekseriyetinin bir şüphesi yokken içimizden bazıları bir yıldır sulandırmaya çalışıyor. Yurt dışı, özellikle Batı ve FETÖ ağzıyla konuşmaya devam ediyor. Batı’nın düşmanca tavrı yetmediği gibi başını Suudi Arabistan’ın çektiği Körfez ülkeleri Katar üzerinden vurmaya çalışıyor.
Güneydoğu’muz durulmadı hala. Devlet tüm imkanlarıyla terörü bitirmek için operasyon üzerine operasyon düzenlemesine rağmen terör günlük canlarımızı almaya/yakmaya devam ediyor. İçimizde üç milyonu geçmiş Suriyeli mültecilerin durumu ne olacak, belli değil.
Hasılı, dünya karşımızda. Ülke olarak sendelememizi bekliyorlar, fırsat kolluyorlar. Düşüversek üzerimize akbabalar gibi çullanacaklar. Sonunda “Türkiye'nin Türkiye'den başka dostu yoktur” noktasına geldik. Gidişatımız nereye…nerede durulacak bu günler…hepsi bir muamma. İşin garibi içimiz de karışık.
Ne yapmamız lazım? Dışarıyla diplomatik ilişkileri devam ettirirken içeriyi sağlama almak lazım. İçeride çürüklük olmazsa dışarı hiçbir şey yapamaz. Zira sinek veya kurt yara olmayan yere gelmez/gelemez. Bizde yara varsa sinekler gelmeye devam eder. Bu yüzden aramızda birlik ve beraberliği sağlamak için önce yaralarımızı sarıp toplumsal barışı sağlamamız lazım. Yoksa bizim bu parçalanmışlık halimizden birileri faydalanma yoluna gider. Safları sık tutmalıyız. Fikrimiz, zikrimiz, düşüncemiz ne olursa olsun birbirimize karşı güven vermeliyiz, adaleti tesis etmeliyiz.
Mehmet Akif'in "Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!" dediği gibi Allah bu millete bir daha 15 Temmuzlar yaşatmasın; birlik, dirlik ve huzurumuzu bozmak isteyenlere fırsat vermesin, uyanık olmayı nasip etsin bize inşallah! Ülke olarak 15 Temmuz kulağımıza küpe olsun hepimizin.