Dalkavuk, Sultan Ve Patlıcan
Evvel zaman içinde büyük bir devleti yöneten bir sultanın canı patlıcan yemeği isteyivermiş. Sultan, dalkavuğunu çağırtarak, derhal bir patlıcan yemeği yapılmasını buyurmuş. Dalkavuk, emri duyar duymaz anlatmaya başlamış;
“Hünkarımız efendimiz bilirsiniz ki patlıcan bir cennet nimetidir. Cana can katar. Yiyen bir daha yer. Tadına doyum olmaz. Hele karnıyarık var ki, yerini doldurabilecek bir yemek yoktur. Bir imambayıldı yemeği var ki, vallahi nefistir. Hünkarbeğendinin tadına doyum olur mu hiç? Patlıcanın bir de salatasını yaparlar ki, parmaklarınızı yersiniz” demiş. Anlayacağınız patlıcanı yere, göğe sığdıramamış…
Sultan, dalkavuğun bu methiyelerinden sıkılmış,
“Yok. Ben vazgeçtim. Patlıcan yemeği yiyesim kaçtı. Bana başka bir yemek hazırlasınlar. Aşçılara söyleyesin…” demiş.
Sultan daha sözünü bitirir bitirmez dalkavuk yine başlamış:
“Devletlim, zaten bu patlıcan, odun gibi bir sebze. Tadı da benzese benzese samana benzer. Vücuda hiçbir fayda sağlamaz. Besleyici bir değeri de yok. Âdemoğlunun ağzında hafif acımsı bir tat bırakır. Hele bir de çekirdekleri var ki, mide bulandırır” demiş.
Sultan, dalkavuğun konuşmalarından dolayı iyice sinirlenerek, “Yeter bre gafil! Az evvel nimetin marifetlerini anlata anlata bitiremiyordun, şimdi ise yeriyorsun. Nereye varmaya çalışıyorsun? Ne yapıyorsun?” diye haykırmış.
Dalkavuk da biraz sessiz ve pek ukala bir tavırla şöyle deyivermiş; “Dalkavukluk yapıyorum hünkarım. Amma velakin patlıcana değil, size dalkavukluk yapıyorum.”
Şimdi siz, “bunu neden anlattın, kime mesaj veriyorsun” diyeceksiniz.
Geçenlerde bir yerlerde okudum. Dalkavuk olunmaz, dalkavuk doğulurmuş. Adamlar ABD’de bilimsel çalışma yapmışlar. Bu çalışma bir dergide yayımlanmış. Araştırma sonuçlarına göre, “Bazı insanlar dalkavukluk geni ile doğuyor. Beynin bir yanı söyleneni yaptırıyor, bir yanı da tecrübelere dayalı hareket ettiriyor. Darp-32 genini taşıyanlar beynin sadece söyleneni yapma kısmını kullanıyor”muş. Okuyunca birden aklıma bu geldi…
Haftaya yeniden görüşmek dileğiyle… Esen kalınız…