En kestirme ifadeyle darbe, kurulu düzeni, meşru hükümeti veya yönetimi devirmeye çalışmaktır. İktidar hırsı ile meşruiyeti ortadan kaldırma arzusu her şeyden önce bir ahlaksızlık; ülkeye ve topluma karşı da bir ihanettir. Maalesef son bir buçuk asırda ülkemiz pek çok darbelere sahne olmuştur. Darbeler tarihini ele alan yüzlerce kitap, binlerce makale hatta tezler yazılmış olsa da artlarında hep karanlık bir taraf kalmıştır. İlk Meclisimizin açılmasından günümüze, hafızalarımıza kazınmış, on beşe yakın darbe teşebbüsü veya sonuçlanmış darbe bulunmaktadır. Bu darbelerin kimi bireysel ihtirasları; kimi bir grubun, bir ideolojinin ve sonuncusunda olduğu gibi sapkın bir cemaatin menfaatlerini temsil etmektedir. Millî iradeyi temsil eden ilk Meclis’ten günümüze, neredeyse her on yılda bir yapılan darbe girişimlerinde veya darbelerin sebepleri arasında iç siyaset kavgaları olmakla birlikte; hemen hepsinde yabancı bir elin varlığı inkar edilemez bir gerçektir. 15 Temmuz, kırk yıl toplumumuzun değerleri içinde kendini saklamış FETÖ terör örgütüne, onun destekçisi ve hamisi dış güçlere karşı milletimizin dik duruşu ve şahlanışıdır. 15 Temmuz, Türk tarihinin yeni bir dönüm noktasıdır. Komşuları, müttefikleri, stratejik ortakları, dost ve düşmanları ile yeniden hesaplaşmanın başlangıcıdır. 2016’da olduğu gibi, bugün de, 15 Temmuz ruhu etrafında kenetlenecek olan siyaset, asker, üniversite ve toplumun her katmanı, farklılıklarını muhafaza ederek yeni bir şahlanışı sağlayacak güce sahiptir. Yeter ki, birbirimize adil olalım, birlikte olalım.