Pandemi süreci nedeniyle kapalı olan okullar, 2. dönem tekrar yavaş yavaş kademeli olarak açılacak. Bu arada 1 Haziran’dan itibaren açık olan özel anaokulları, kreş ve gündüz bakımevleri bu dönemde yavaş yavaş yıl sonu gösterilerine, müsamerelere hazırlanmaya başlarlar. Bu sene gösterilerin yapılıp, yapılamayacağı, nasıl bir ortamda yapılacağı belirsiz olsa da, bu gösterilerin süreçleri hakkında düşüncelerimizi ve endişelerimizi paylaşmak istedim.
Okul öncesi eğitim kurumlarında yılsonlarına doğru yapılan gösteriler, müsamerelerin yanı sıra ilkokullarda okuma bayramı adı altında yapılan programların fayda ve zararları tartışmalı bir konu haline gelmiştir. Erken dönemde çocukların gelişimlerinin önem arzettiği bu dönemde çocuklara yaşatılacak travmalar onların geleceğini etkileyebilecek faktörler olması nedeniyle konuya hassasiyetle yaklaşılmalıdır. Artıları, eksileriyle başta çocuklar olmak üzere ailelere ve kurumlara yansımalarını ele almaya çalışacağız.
Eğitimciler yapılacak çalışmanın öncelikli olarak çocuklara pedagojik açıdan faydalı olmasını sağlamalıdırlar. Kazanımı olmayan, öğrenciye katkı sağlamayan bir çalışmanın yapılması zaman kaybına sebebiyet vereceği gibi dikkat edilmemesi durumunda çocuklara fayda yerine zarar verecektir. Provalarda ve sahnede öğrenciyle birlikte yapılacak çalışmada kazanımlara dikkat etmeli. Bilhassa öğretmenler süreci buna göre yönetmek için azami gayret göstermelidir.
Yılsonu müsamerelerinin, gösterilerin kazanımları nelerdir diyecek olursak;
Çocuklarda özgüven kazanımı, Kendini ifade edebilme, Ben yapabilirim, başarabilirim duygusunun gelişmesi, Komutları yerine getirebilme, El-göz koordinasyonlarının sağlanabilmesi, Birlikte hareket edebilme, Takım çalışmasına uyum sağlama, Sorumluluk bilincini kazanma, Belli bir disiplin içinde hareket edebilme, Psikomotor, dil gelişimi gibi birçok alana fayda sağlama nedeniyle bir eğitim faaliyeti olarak görülebiliyor
Çocukların gösteri süreçlerinde ve gösteri esnasında yaşayabilecekleri sıkıntılar ise;
Küçük yaştaki çocukların karşılarında gördükleri kalabalıklar karşısından şaşkınlık-korku yaşayarak ağlayabileceği, bunun neticesinde gösterisini yapamayarak travma yaşayabileceği. Bağımlı ve kaygılı çocukların gösteriye hazırlanırken kaygılarının daha da artabileceği endişesi. Sahne fobisinin oluşmasına sebebiyet verebileceği. Özgüven zedelenmesi yaşayabileceği. Okul öncesi eğitim sürecinin aksamasına sebebiyet verebileceği. Çocuğun okuldan ve öğretmenden soğuma ihtimalinin olabileceğini.İzleyicilerin gösteri esnasında oluşabilecek durumlara istinaden gülmeleri veya ailenin program sonrasında çocuğunu eleştirmesi, kıyaslaması çocuklarda iz bırakabilmektedir.
Bazen kurumlar istemese bile ebeveynler “Diğer okullarda var bizde niye yok” düşüncesi ile okulları müsamerelere zorlamaktadır. Bazen de ebeveynler çocuğu fayda görsün ya da görmesin çocuğunu sahnede görmenin gururunu yaşamak istemektedir. Okulun ve ebeveynlerin beklentileri için çocuklar yıpratılmış olmaktadır.
Çocukların yıpranmaması için ailelerin dikkat etmesi gereken hususlar;
Çocuklardan mükemmel bir gösteri beklemek onlara yapılacak en büyük haksızlıktır. Okul öncesi dönemde asker gibi tüm komutlara uymalarını beklemek, aynı anda aynı hareketleri yapmasını istemek hatadır. Kusursuz bir gösteri planlamak için, çocukları yıpratmak onlara zarar verecektir. Bu nedenle karşımızda profesyonel oyuncuların değil, çocukların bulunduğunu göz önünde bulundurmamız gerekiyor
Öğrencilerinin bir başka öğrenciyle kıyaslanması çocukları yaralamaktadır. Gelişim evreleri farklı olan 3 yaş grubu ile 4 yaşın arasında da fark olması kaçınılmazdır. Bu dönemde 6 aylık periyodlar bile önem arzetmektedir. Ezberlediğini unutan, yapması gereken hareketi yapamayan çocuğu teşvik etmeli, moral desteği muhakkak sağlanmalı. Çocuğun sahnede gösterdiği performans doğrultusunda kurumun başarılı veya başarısız olarak görülmemeli. 10 dakikalık bir performans ile çocuğun aldığı tüm eğitimler bir andan sıfırlanıp, öğretmenin ve okulun emekleri zayi edilmemeli. Gösteri esnasında anne – babalar anı belgelemek yerine, anı izlemeyi tercih etmelidirler.
Okullar ise, ailelere bu okulu tercih etmelerinin doğru bir seçim olduğu ve yıl boyunca ödedikleri ücretin boşa gitmediği, yılsonu programının görkemiyle gösterilmeye çalışılmaktadır. Prestij ve reklam amaçlı hareket edilmesi, eğitimin ve pedagojinin arka plana atılması, hassas ve vicdanlı eğitimcilerin yapmaması gereken hususlardır. Yıl sonu gösterisi yapılacaksa, okulun, ailenin, öğrencinin bu çalışmadan olumlu şekilde yararlanabilmesi için süreci çok iyi yönetmek zorundadır.
Bunun için okulların ve öğretmenlerin dikkat etmesi gereken hususlar ise;
Okullar yılsonu gösterisinin yapılıp, yapılmaması hususunda velileriyle birlikte karar almalı. Süreci beraber yönetmeli. Yılsonu programı yapmanın artı ve eksilerini beraber değerlendirmeli.
Okullar eğitimden sapma yapılmaması için çok ağır programlar yapılmamalı. Çocuğun erken dönemde alması gereken temel eğitimlerde bir eksiklik meydana gelmemeli. Günlük prova çalışmaları 1 saati geçmemelidir.
Çocuklara görevlendirme yaparken eşit rol dağılımı, görevlendirmeler yapmaya dikkat etmekte fayda vardır. Ancak aileler bilmeli ki, mutlak eşitliğin sağlanabilmesi mümkün değildir.
Çocuklara görev verilirken, bilhassa rontlarda olumsuz karakterler ile görevlendirmemeye gayret gösterilmeli.
Okullar sene sonu gösterilerini prestij göstergesi, reklam odaklı bir çalışma olarak görmemeli.
Mükemmel ve hatasız bir gösteri beklentisi olmadan, çocukların yaş ve gelişim düzeylerine göre hazırlıklar planlanmalı.
Seçilen gösterilerin, müziklerin çocuklar açısından eğitici ve eğlenceli olmasına dikkat edilmeli. Gösterilerde kına gecesi, gelin-damat görevleri, yetişkin esprileri, savaş sahneleri, çocukların anlamayacağı replikler ve şiirler sahnelenmemelidir. Müziklerde popüler kültürün müziklerinden çok çocuklara yönelik hazırlanmış müzikler tercih edilmeli.
Hazırlanacak programın içeriğinde çocuklara milli ve manevi değerler kazandıracak gösterilerinde ilave edilmesinde fayda vardır.
Mükemmel bir gösteri olacak anlayışıyla 4-5 ay öncesinden başlayan, yoğun çalışmalar yapılmamalı.
Öğretmenler ağır bir baskı ve stres altına girerek, bunları çocuklara yansıtmamalı, çocuklara provalar esnasında yüksek sesle komutlar vermemeli.
Çocuklara bol bol moral ve motivasyon desteği sağlanmalı, görevi ile ilgili çalışmalarda desteklenmeli.
Yılsonu gösterisine katılmayacak öğrencilere de, provalarda aktif olmayan görevler verilmeli. Hazırlıklar esnasında kenarda durmamalı.
Gösteri yapılacak yerde muhakkak prova yapılmalı, çocukları kalabalığın önüne çıkmadan önce sahne ortamını yaşamalı.
Özcan Dalgıç
Aile ve Çocuk Danışmanı – Psikoterapist