Çocuklarımızla iletişim kurarken yapacağımız davranışlar neler olmalı, nelere dikkat etmeliyiz, nasıl sağlıklı bir iletişim kurabilirizi aileler olarak öğrenmemiz gerekiyor. Çünkü yaptığımız iletişim hataları, engelleri nedeniyle sağlıklı iletişim kuramadığımız gibi çocuğun kendini anlatamamasına, problemleri içine atmasına neden olur.
İyi bir dinleyici olmak: Yetişmekte olan çocuklarla sağlıklı iletişim kurabilmenin ilk şartı dinlemektir. Anlamak için dinlemek gerekir. İyi şeyler söyleyebilmek için de iyi dinlemiş olmamız gerekir. Çoğu zaman büyükler çocukların ilk cümlelerinden ne diyeceklerini tahmin ederler. Fakat onların adına, düşündüklerini, hissettiklerini bildiğimiz şeyler olarak kabul etmek onları daha iyi tanımamıza engel olacaktır. Her zaman tahmin ettiğimiz şeyi söylemeyebilirler. Sık soru sormadan ve yorum yapmadan dinlemek fakat kendini ifade etmekte zorlandığı yerlerde sorularla konuşmaya, daha iyi ifade etmeye teşvik etmek, göz teması kurmak iyi dinlemek için bir yöntem olabilir. Burada üç kritik A’dan bahsedebiliriz: Anlamak-Anlatmak-Anlaşmak. Dinleyerek anlayacağız, anladıktan sonra anlatacağız ve anladığımız ile anlattığımız uyuşuyorsa anlaşmış olacağız. Burada önemli olan çocuğa ulaşmak, duygu ve düşüncelerini ifade etmesini teşvik etmek, anlaşıldığını ona hissettirmektir.
Ben Dili-Sen Dili: Birçok anne-babada şu düşünceler olabilir: ""Ne söylesem, ne yaparsam çocuğum anlamıyor."" ""Bu çocuk yüzünden artık çileden çıkıyorum"" Anne-babalar anlaşamadıkları ya da kendileri için sorun olarak gördükleri, ancak çocuk için sorun olmayan durumlarda ne yapmalıdırlar? Burada etkili iletişim yolu ben-iletileridir. Ben iletileri var olan sorunu çözmek için değil, anne-babanın duygu ve düşüncelerini iletmek için kullanılabilecek bir yöntemdir. Böylece çocuk ortada bir sorun olduğunu ve bu durumun anne-babasını rahatsız ettiğini anlayacaktır. Ben dili ile konuşmak kişinin sadece kendinden konuşması veya kendini övmesi, öne sürmesi demek değildir. "Ben" dili, kişinin o anda karşılaştığı durum veya davranış karşısında, kişisel tepkisini duygu ve düşüncelerle açıklayan bir ifade tarzıdır. Duygu ve düşüncelerimizi içtenlikle ifade etmemizdir. Başkalarıyla ilgili değerlendirme ve yorumlarımızı değil, kendi duygu ve yaşantılarımızı açıklarlar. "Ben" mesajını duyan kişi, karşısındakine ne hissettirdiğini öğrenir ve eğer bu olumsuz bir duyguysa, kendi isteğiyle davranışını değiştirir ya da değiştirmez. "Sen" mesajı iletişimi engeller. Sen mesajı, sen dilidir ve genellikle kızgınlık ifadesi için kullanılır. Sen mesajları, bizim hakkımızda bir ileti göndermez, odak hep karşımızdaki kişidir. Sen Dili Şu odanın haline bak, bir de utanmadan benimle oynamak istiyorsun. Yemeğini yeme, büyüme de gör. Bir daha geç yatarsan seni uyandırmayacağım, okula da gidemezsin.
Ben Dili “odan dağınık olunca odanı ben toplamak zorunda kalıyorum ve sana vakit ayıramıyorum. Yemek yemediğin zaman sağlığın konusunda endişeleniyorum.” “Geç yattığın zaman seni uyandırmakta güçlük çekiyorum ve uykusuz kalacağın için üzülüyorum.” demek çocuğun problemi anlamasını kolaylaştıracaktır.
Empati: Empati kendini karşısındakinin yerine koyarak olaylara onun gözleriyle, onun dünyasından bakmaya çalışmaktır. Kedisi öldüğü için ağlayan bir çocuğa “Ne varmış bir kedi için üzülecek” gibi bir iletişim engeli yerine, kendini çocuğun yerine koyarak kedinin onun yaşamında ne denli önemli olduğunu anlamaya çalışmak, empati kurmaktır. Empatinin en önemli göstergesi, çocukların dünyasına, onların görüş açısından bakmaktır.
Çocuklar küçük yaşlarda bir bacaklar dünyasında yaşarlar, dolayısıyla çocuklarla konuşurken diz çökerek göz teması kurmak ya da aynı hizada oturmak çocuğu anlamaya daha açık bir davranış şeklidir.
Çocuğu anlamanın iyi bir yolu çocuğun duygularını algılayarak hissedebilmek ve olayları onun gözleriyle onun durduğu yerden görebilmek, yani empati kurabilmektir. Çocukların da birey olduğu ve birey olarak farklı düşüncelere, duygulara sahip olabilecekleri unutulmamalıdır.
Kabul: Çocuğu sorunu ile birlikte yargılamadan kabul etmek. Çocuğun hata yapabileceğini, yaşının icabı her şeyi doğru yapamayacağını düşünerek, çocuğu o anda (yani sorunu sırasında) günahı ve sevabıyla kabul ederek onu anlamaya çalışmaktır.
Çocuğu tam anlamadan, dinlemeden yapacağımız yargılamalar onu yaralayacaktır. Yapacağımız yargılamalar zaman içerisinde zaten beni anlamıyorlar, beni sevmiyorlar hissine kapılmasına sebep olacaktır.
Dürüst Olmak: Derdini anlatmaya çalışan bir çocuğa mutlaka yetişkin görüşü ve rolüyle yaklaşmak yerine, insan olarak yaklaşmaya çalışmak onun duygularını insan bakışıyla algılamaya çalışarak dürüst cevaplar vermek, çocuğa daha yakın, daha anlamlı bir yaklaşım verir.
Sessizlik: Sessizlik kadar kişiye konuşma olanağı tanıyan güçlü bir etken yoktur. Sadece sessiz durarak karşıdaki kişiye, çocuğa konuşma alanı bıraktığımız için, çocuk konuşmaya yönelebilir. Konuşma güçlüğü çeken çocuklarda her şeyi anne-baba yerine getirdiği için, çocuğun konuşacaklarını çocuğun yerine söyledikleri için çocuklar konuşma ihtiyacı duymamaktadırlar. Zamanla tüm ihtiyaçları karşılanan çocuk, konuşma tembelliği de yapmaya başlamaktadır.
Katılımlı Dinleme: Basit bir tekrardır. Çocuğun söylediklerini duyduğumuza dair bir mesajdır. Bu mesaj çocuğun söylediklerini özetleyebilir ve çocuğun sorun sırasında yaşamış olduğu duyguları dile getirebilir. İletişim esnasında tam ifade edemediklerini ifade etmeye imkân tanıyabilir.
Çocuklar ve gençlerle iletişim kurarken, bir zamanlar bizim de o yaşlarda olduğumuzu hatırlamak olayları sadece yetişkin gözüyle değerlendirmemek önemli bir ayrıntıdır. İletişim sanatını öğrendiğimizde ve gerçekleştirdiğimizde hayatımızın kolaylaştığını, daha mutlu bir hayata giden yolda ilerlediğimizi rahatlıkla görebileceğiz.
Özcan DALGIÇ Aile ve Çocuk Danışmanı