Vatan uğruna canlarını seve seve feda etmiş atalarımızın mücadele ettiğim yerleri görmek için Çanakkale’ye gittiğimizde pişmanlık yaşamıştım. Neden daha önce ziyaret etmemiştim, neden orada yaşananları yerinde görmemiştim. O manevi havayı neden geç teneffüs etmiştim.
Yıllar evvel okumuş olduğum bir anekdotu sizlerle paylaşmak istiyorum. Doğruluğu nedir bilmiyorum ama verdiği mesaj itibariyle çok doğru olması hasebiyle, medyada yayınlamış bu not çok ibretliktir.
Dönemin Başbakanı Turgut Özal zamanında gerçekleşmiş bir olay şöyle anlatılır: Japon eğitim uzmanları gelmiş ve ülkemizin eğitim sistemini incelemiş, Özal'ın bürokratlarının da hazır bulunduğu bir ortamda raporlarını sunmuş ve sonuç olarak şunu söylemişlerdi: “Sizin eğitim sisteminizde milli ruh yok!
” Turgut Özal'ın “Nasıl?” sorusu üzerine şunu anlatmışlardı:
“Biz Japonya'da okula başlayacak çocuklarımıza milli ruh şoklaması yaparız. Onları önce toplu halde hızlı trenlere bindirir, dev fabrikalarımızı, teknoloji merkezlerimizi gezdirir, ülkemizin gücünü gösteririz. Sonra da bu yavrularımızı alır, Hiroşima ve Nagazaki'ye götürür, orada düşmanımız Amerika tarafından, atom bombası atılan ve yıllardır ot dahi bitmeyen alanları gösterir, deriz ki:
Eğer siz çalışmaz, bilinçlenmez ve az önce gördüğünüz teknolojiye sahip olmak için çalışmazsanız sonunuz böyle olur.”
Bürokratlardan biri atılır: “Ama bizim Hiroşima'mız yok ki!”
Japon uzmanın cevabı tokat gibidir: “Sizin Çanakkale'niz on Hiroşima eder!”
Evet, mazimizde on değil, yüz değil, binlerce hiroşima edecek, neslimizi milli bir şuur ile şoklayacak o kadar malzeme var ki, İstanbul’un Fethinden, Niğbolu’ya, Malazgirt’e, Bedir’e…
Almamız gereken derslere gelince kısa kısa değinmek istiyorum. Bunlardan en önemlisi Allah c.c. için yaşayan, Allah c.c. için ölebilen, imanından dolayı vatanına, namusuna sahip çıkabilen bir neslin olması. Evet, Çanakkale’de yedi düvel birden, çok üstün silahlarla saldırırken, askerlerimiz açlık, yokluk, kıtlık içinde olmasına rağmen, Allah için, vatan için, namus için savaştıklarından düşmanı bozguna uğrattılar.
Askerlerimiz İslam ahlakının vermiş olduğu asil duygular ile düşman askerleri nezdinde büyük saygı uyandırmışlar, onların nezdinde Müslüman Türklere sempati beslemelerine, askerlerimizin yüksek ahlak ve seciyesini övmelerine sebep olmuştur. Öldürmeye geldikleri askerlerde ki inancı ve ahlaki yapıyı görenler uzun seneler sonra dahi olsa İslamla tanışma şerefine nail olmuşlar. Askerimizi öldürmeye gelenler, onlarda dirilmişlerdir.
Batı’ya, batılıya, batıl inançlıya güvenilmez olduğunu tarih sahnesinde pek çok kez görmüş olmamıza rağmen, Çanakkale’de ders çıkarmadığımızı görüyoruz. Çanakkale’de müttefik olduğumuz Almanlar tarafından bile ihanete uğruyoruz. Kendi ülkesinin menfaatleri için, Osmanlı komutanları tarafından alınan savunma düzenini bozup, haçlı ordularının karaya ayak basabileceği, cephe oluşturabileceği düzeni aldırıyor. Alman Komutanının Osmanlı’ya ihaneti sonucunda, İngilizler ve Fransızlar, Çanakkale’ye çıkartma yapıp cephe savaşları uzayınca, Almanlar rahat nefes alıyorlar.
İnsanlıktan nasibi olmayan haçlı zihniyetlilerin, savaş suçu olmasına rağmen binlerce yaralımızı hastane çadırlarını ve gemilerini bombalayarak şehit etmişlerdir. Nerede askerlerimizin düşmanı bile olsa ölenlerine saygısı, yaralılarına merhameti, nerede memleketimize üşüşmüş akbabalarının insanlık ayıbı.
Gerçi bizlerde uzun zaman Çanakkale’yi, Çanakkale’de yatan ecdadımızı ihmal etmişiz. Onları unutmuş, düzenli bir mezar yeri bile yapmamışız. Anzakların atalarına gösterdiği saygıyı, bizler şehitlerimizin mezarlarına göstermemişiz. Dağ, taş mezar olmasına rağmen daha birçok şehidimizin mezar yerleri belirsiz, otlarla kaplanmış vaziyette. Ecdadımızın vatanına sahip çıktığı gibi biz de onların mezarlarına sahip çıkmalıyız.
Gelibolu yarımadası tamamen açık bir müze halinde olup, gereken ilgi ve alakayı gösterip tarih bilincimizi oluşturmalıyız. Çocuklarımızı, gençlerimizi Çanakkale’ye, Sarıkamış’a muhakkak götürmeliyiz.
Çanakkale’yi, Çanakkale yapan inancı, şuuru, ahlakı, vatan sevgisini, namus anlayışını gençlerimize aktarabilmemiz istikbalimiz açısından çok büyük önem taşımaktadır.
Not: Çanakkale’yi gezebilmek, Çanakkale’de ki manevi havayı hissedebilmek için muhakkak şuurlu bir rehber ile gezilmesi tavsiye ederiz.
Özcan Dalgıç
Aile ve Çocuk Danışmanı