İdeal aile modeline en yakın modelde çocuklarımızı yetiştirebilmek ve eğitebilmek için temelde dikkat etmemiz gereken hususları değerlendirdiğimiz yazı serimizin 6.’sına devam ediyoruz. Aile kurulurken, eşlerin yetişme ortamlarından getirmiş oldukları kendi yaşanmışlıkları, bilgi birikimleri, kendi kişilik ve mizaçları ile birlikte yetişme modelleri farklılık arz edebilir. Bunu aşmak için çocuk yetiştirme modeline birlikte karar vermelidirler. Eğer buna birlikte karar vermezler ve senkronize olmazlarsa, çocuk yetiştirme modelinde birbirlerine zıt hareket etmeleri halinde, çocuğun bundan olumsuz olarak etkilenmesi kaçınılmaz olacaktır
İdeal aile modelinde çocuk merkezli hareket edilmez. Çocuk eğitimine hassasiyet gösteren aileler, çocuklarını yetiştirirken çocuk eksenli bir yaşam tarzı geliştirmezler. Helikopter tipi aile modeli de denilen bir modelde, çocukların etrafında pervane olup, onları fanus içerisinde yetiştirmeye çalışmazlar. Kendini tamamen çocuğun gelişimine, eğitimine adayan, herşeyi kitabi bir şekilde gerçekleştirmeye çalışan, devamlı internette araştırma yapıp tatmin olmayan ebeveynler sadece çocuklara değil aynı zamanda kendilerine de sıkıntı vermektedirler.
Ne alınacağına, nereye gidileceğine, ne yapılacağına çocuğun karar vermesi istenen ailelerde çocuklar ebeveynlerini ele geçirirler. Her istediğini aldırıp, olmadık saatte istediği yere götüren çocukların peşinden koşan aileler ne kadar yorulsalarda bunları yapmaktan vazgeçmezler. Gideceği kreşi, anaokulunu bile kendisinin seçmesini isterler. Halbuki bu ebeveynin karar vermesi gereken bir husustur. Çünkü bu yaşta çocuğun seçeceği şeyler görsellikle, ilgi ve alaka ile sınırlıdır. Ebeveynler çocuğun alacağı eğitim plan ve programından, eğitim ortamının yeterliliğine, eğitimcilerin yeterliliğine kadar pek çok hususu kendilerinin değerlendirmesi gerekir. Böyle önemli bir hususun çocuğun isteğine göre karar verilmesine müsaade edilmemesi gerekir. Ebeveynler karar verdikleri bir hususta, çocuğa alternatif gösterebilirler veya onu yönlendirerek çocuğun kabullenmesini sağlarlar.
Çocuğun her istediğini gerçekleştirmeye gayret eden, ona göre hareket eden anne ve babalar belli bir süreden sonra çocukların isteklerine yetişemez hale gelirler. İstediği yapılmayan çocuk, isteklerini yaptırabilmek için ağlama nöbetleri, sanal hastalıklar, hırçınlıklar sergilemeye başlarlar. Çoğu zaman aile bunun farkına varmaz. Çocuğun eğitim süreçleri başladığında, aile ve çocuk aynı beklentiyi okulundan, öğretmeninden de bekler. Sınıfa ve kurallara uyum sağlamakta zorlanır. Aile öğretmeninden, çocuğuna karşı özel muamele yapılmasını ister ve bekler. Bu beklentileri karşılanmadığı taktirde, okula ve öğretmene karşı olumsuz yaklaşımlar sergilemeye başlar.
Çocuk merkezli ailelerde çocuk her istediğini yapabileceğini düşünürken, ideal aile modelinde çocuğun her yaptığı hoş görülmez. Kendine, arkadaşlarına zarar verdiğinde, gittiği misafirlikte veya alışveriş merkezinde çocuğun yaptığı yanlış davranışlar kendisine anlatılır. Hatta aile çocuğu iyi tanırsa neyi yapıp, yapamayacağının sınırlarını önceden belirterek çizer. Çocuğun aşırı şımarık hareket etmesine müsaade edilmez. Çocuk merkezli yetiştirilen, her şeyi hoş görülen, aşırı şımarık, sabırsız ve saygısız yetiştirilen bir çocuk ileride Narsist veya Sosyapat olma ihtimali yüksektir. Bu şekilde yetiştirilen hareketlerin neticesinde istenmeyen, eleştirilen, kıyaslanan bir çocuk haline gelecektir. Bu da onun sosyal ortamlara girmemesine sebebiyet verecektir.
Bu tip yetiştirilen çocuklar aynı zamanda maddi olarak her istedikleri alındığı ve devamlı maddi ödüllere boğulduğu içinde haz odaklı olurlar. Haz odaklı yetiştirilen bir çocuk, yeni hazlara ulaşabilmek için devamlı daha fazlasını isteyecektir. Yeni hazlara ulaşamadığında, kendine herşeyi hak olarak gördüğünden onu elde etmek için suç işlemekten bile geri kalmayacaktır.
Aile ve Çocuk Danışmanı Özcan Dalgıç