Çocuklarda Okul Korkusunu Nasıl Yenebiliriz? -1

Özcan Dalgıç

İlk defa okul öncesine veya ilkokula gidecek çocuklarda heyecan ve neşe varken, bazılarında ise annelerinden ilk defa ayrılmaları, yeni bir ortama girmeleri, yeni bir deneyim yaşayacak olmaları nedeniyle korku ve endişe vardır. Okula gitmek istemeyen, anneden ayrılmayı ret eden, devamlı ağlayan çocuklarda görülen endişe ve korku hallerine okul korkusu, okul fobisi denilmektedir. Okul fobisinde problem okula gitmek değildir, evden, bilhassa anneden ayrılma, ayrı kalma endişe ve korkusudur. Anne ile çocuğun arasında güvenli bağlanmanın gerçekleşmediği, özgüveni ve sosyalleşmesi yeterli olmayan, ihtiyaçları hep ailesi tarafından karşılanan, başaramama endişesi yoğun, pasif ve utangaç çocuklara görülme olasılığı fazladır.

Çocukların okula başladığı ilk günlerde uyum problemi yaşaması beklenen bir durumdur. Kimi çocukları bir günde alışırken, kimi çocuklar için bu süreç birkaç haftayı bulabilmektedir. Okul fobisi görülen çocuklarda “Burada ya kaybolursam”, “annem beni burada unutursa”, “yemek için zorlarlarsa”, “altımı ıslatırsam” vb… birçok endişeleri, korkuları olabilir. Çocuk bunu ailesine, “Okula gitmeyeceğim.  Anneciğim beni bırakma, ayrılmak istemiyorum… Okuldan, öğretmenimden korkuyorum… Arkadaşlarım rahatsız ediyor… Ya servis beni eve getirmezse…” vb. ifadeler ile dile getirebilir. Bir kısım çocuklarımız ise hal, hareket ve davranışlarıyla endişelerini ve sıkıntısını belli ederler.

Akşam yatarken başlayan, sabahleyin kalkarken devam eden isteksizlikler, şikâyetler, oflamalar, sanal hastalık bahaneleri mide bulantısı, baş ağrıları, hırçınlıklar, ağlama ve öfke nöbetleri, iştahsızlık, uyku düzensizliği, içe kapanma görülebilir. Okul saati geçtikten sonra veya okula gidilmeyeceğini anladığı anda bunlardan eser kalmayabilir.

Çocuğumuzun eğitim hayatına başlayacağı ilk günde olumsuz etkiler oluşmaması için çok dikkatli olmak gerekir. Okulunu, öğretmenini seven bir çocuk okula gelip gitmede problemler çıkarmadığı gibi derslerini seven, eğitime açık, başarılı bir çocuk olur. Okul fobisi oluşan, okuldan korkan, endişeleri yerleşen çocuklar eğitim süreçlerinde hep problemler yaşarlar.

Okul fobisinin oluşmasının nedenleri;

Okul fobisi kreşe, anaokuluna ve ilkokula yeni başlayan, bilhassa erkek çocuklarda yoğun olmakla birlikte tüm çocuklarda görülebilir. Okul fobisi oluşmasının birçok sebebi olabilir.

Özgüveni olmayan, çocuğun etrafında pervane olan, çocuk merkezli bir dünya kuran, çocuğunun her istediğini yapan, çocuğun ve annenin birbirine bağımlı olduğu, geceleri hala birlikte yatan, aşırı koruyucu annelerin çocuklarında daha sıklıkla görülmektedir. Bağımsız bir birey olma yolunda gidemeyen çocuk bir an bile olsun annesinden ayrı kalamaz. Okul fobisinin oluşmasında kısmen babanın rolü olsa da ağırlık rol anneye aittir.

Aşırı koruyucu, mükemmeliyetçi ailelerde, yetişen çocuğun sosyal ortamlarda kendine güveni azdır. Akranlarıyla nasıl iletişim kuracağını, nasıl oynayacağını bilemez. Esasen anne aşırı koruyucu tavırları nedeniyle yavrusunun okulda tek başına yapamayacağının endişesini yansıtır. Kendisi ağlamaklı veya endişeli bir yüz ifadesine sahiptir. Çocuk annenin bu durumundan olumsuz etkilenerek, okula alışmakta zorlanmaktadır. Çocuktan önce anne rahatlamalıdır. Anne okula ve öğretmene güvenirse bu çocuğa olumlu yansıyacaktır.

Çocuk okula gittiğinde, annesinin başına bir şey geleceğinden, kendisinin başına bir şey geleceğinden, okulda yalnız kalacağından, okulda unutulacağından, servisin götürmeyeceğinden, yeni kardeşi olduğundan dolayı evden gönderildiği düşüncesinden, o okuldayken annesinin kardeşiyle gezmeye gideceğinden, yemek ve tuvaletiyle ilgili sorunlar yaşayacağı gibi düşüncelerden dolayı endişe eder ve korkuya kapılırlar.

Ailenin ev değiştirmesi, göç etmesi, çevre değişikliği çocuğun okula başlama dönemine denk gelmiş ise çocuk yeni bir ortama daha tam alışmadan, okula başlaması veya farklı sebeplerden dolayı bir travma yaşaması,

Çocuğun anne veya babasının vefat etmesi, bir yakınını veya evcil hayvanını kaybetmesi, aileden birinin hastaneye yatması,

Anne-babanın uzun süren geçimsizlikleri, ev içerisinde fiziki ve sözlü şiddetin varlığı, boşanma süreçlerin bu döneme denk gelmesi,

Ailede sosyo-ekonomik kriz hallerinin çocuğa yansıması,

Okulda öğretmeni veya arkadaşlarının alay etmesi, kavga etmesi, korkutulması gibi durumlar yaşandığı zaman okul fobisi oluşmaktadır.

Okul fobisi olan veya oluşabilecek çocuklarımızın ailelerimizin dikkat etmesi gerekenler…

Anne-babasından hiç ayrı kalmamış çocukların anaokuluna başlamadan önce kısa süreli ayrılıklara hazırlanması faydalı olur. Hiç ayrılık yaşamamış çocuk, aniden farklı bir ortamda yalnız kalması endişe ve kaygıyı fazla hissetmesine neden olabilir. Bu nedenle çocuğun kısa süreli ayrılıklara alışması için ara ara bir yakınına bırakılması, gün içinde belli saatlerde evde ya da başka bir ortamda anneden ayrı biriyle kalması tavsiye edilir.

Her çocuk seçme şansı verilirse, doğal olarak annesi ile kalmak ister. Ancak çocuk kendisi için doğru olanı değerlendirme kapasitesine sahip değildir. Çocuğun gelişimi, okul öncesi eğitimin önemine veya ilkokula başlama yaşı gelmesine istinaden yani ihtiyaçtan ve zorunluluktan dolayı okula gönderiliyorsa çocuğun başlama gibi çok önemli bir kararının anne-baba tarafından verilmesi gerekir.

 Çocuğun istemediği taktirde okuldan alınacağını bilmesi veya bunu sezmesi, okula uyumunu ve düzenli devam etmesinin sağlanmasını zorlaştırır, hatta bazı hallerde imkânsız hale sokar. Bu nedenle, anaokulu ile ilgili önemli bir sorun ya da hastalık durumu olmadığı sürece okuldan ayrılmasının söz konusu olmadığı çocuğa anlatılmalıdır.

Çocuğun okula başlama zamanı yaklaştığında, okula niçin gitmesi gerektiğini anlatmanız ve onu sürece hazırlamanız gerekmektedir. Çok güzel şeyler öğreneceğini, yeni arkadaşları olacağını, yeni oyunlar oynayacağını söyleyerek çocuğunuzu rahatlatmanız ve teşvik etmemiz gerekmektedir. Onu sevdiğinizden şüpheye kapılmaması için, sevginizi ona sık sık göstermelisiniz. Okulun nasıl bir yer olduğuna dair fotoğraflar, hatta çizgi filmler izlettirebilirsiniz.

Aile okula başlama sürecinde, sabır ve sevgi silahını kuşanarak hareket etmelidir. Çocuğun okul fobisi oluşmaması için olası durumlarda bağırmadan, korkutmadan, incitmeden, azarlamadan, tehdit etmeden hareket etmesi gerekmektedir. Kesinlikle şiddet uygulanmamalıdır.

Küçük çocukların anne-babaların verdiği sözel olmayan sinyalleri okumakta usta oldukları unutulmamalıdır. Bu nedenle eğer anne-baba onu kreşe başlattığı için suçluluk duyuyor ya da nasıl onu kreşe bırakıp çıkacağı konusunda endişe hissediyorsa, büyük olasılıkla çocukta bunu hissedecektir. Bilhassa anneler, çocuğun okulda ihtiyaçlarının görülüp, görülmediği, mutlu olup olmayacağı, çocuğun okulda yaralanacağı gibi düşüncelerin yanısıra, çocuğun okula gitmesi ile birlikte evde yalnızlık hissetmesi gibi birçok sebepten dolayı aşırı kaygılanıp, endişeleri artabilir. Çocuğun kreşe rahat bir şekilde uyum sağlaması ve burada mutlu olması için öncelikle anne-babanın bu konuda kararlı, rahat ve emin davranması çok önemlidir.

Korkuları, endişeleri hakkında konuşmaya teşvik edip, korkularının sebebini anlamaya çalışın. Ona endişelerinin yersiz olduğunu güzelce ve sabırla anlatmalısınız. Onunla empati kurmaya çalışmalısınız. Korku ve endişeleriyle alay etmemelisiniz.

Sabah kalktığında uykusunu alamayan çocuk huysuzluk yapması normaldir. Bunun için en geç saat 21.00’de yatmasını sağlayınız. Onlar bizim prototipimizdir. Büyükler uykularını alamadıklarında, tatil sonrasında işe gitmekte nasıl zorlanıyorlarsa onlarda bunu yaşayabilmektedirler. Hastalık vs. sebeplerle okula sık ara veren çocuklar, tekrar alışmakta zorluk çekebilmektedirler.

Okula çocuğun kolay ayrılabileceği, kararlı ve tutarlı bir ebeveyni tarafından bırakılması daha sağlıklı olacaktır. Bilhassa annelerimiz çok duygusal oldukları için endişeleri ve korkuları yüzlerine yansımakta, çocuğun daha da endişelenmesine sebebiyet vermektedirler. Ayrılma seremonisi çok uzatılmamalı, kısa bir vedalaşmadan sonra ayrılmamalı. Sınıfa tekrar tekrar yanına girilmemeli. Ayrılırken çocuğun endişe edeceği şekilde ağlamaklı bir yüz ifadenizin olmamasına dikkat edin. Olayı çok fazla dramatize etmemeye çalışın.

Çocuğu korkutacak, endişelendirecek “ağlarsan giderim”, “sen artık büyüdün, bebekler ağlar”, “ağlayacak ne var, bak arkadaşların ağlamıyor”, “ağlarsan seni almaya gelmem”, “böyle davranırsan okulda kimse seni sevmez”, “bugün okula git, söz yarın okula göndermeyeceğim”, “galiba sen okula alışamayacaksın, arkadaşlarınla anlaşamadın mı?” gibi cümlelerin kurulması problemi çözmeyecek, büyütecektir. Yarında okula gitmek ister misin, gibi cümleler kurulmamalı, okula istediği zaman gidip, istediği zaman gitmeyeceği algısı oluşturulmamalıdır.

Ayrıca çocuğun yanında okul hakkında, öğretmen hakkında olumsuz düşünceler, değerlendirmelerde bulunulması halinde çocuk bundan olumsuz olarak etkilenecektir. “Yemeğini yemezsen öğretmenin kızar”, “ağlarsan okula almazlar”, “bebeklerin sınıfına gönderirler, ceza verirler” gibi ifadeler çocuğun okula ve öğretmene karşı korkularının oluşmasını sağlar. Çocuğun yanında okul ve öğretmen hakkında olumsuz konuşmalar yapmamalısınız. İlla bir görüşme yapacaksanız, çocuğun duymayacağı bir ortama geçmelisiniz.

Okulun ilk haftası sakin geçiren çocuk, bir anda okula gitmek istemeyebilir. Bunun en büyük nedeniyse, ilk etapta yeni ortamın cazibesi içerisinde, ne olup bittiğini anlamayan çocuk, anneyi ve ev ortamının rahatlığını özleyebilir.  Hele evde devamlı telefon, tablet, televizyon arasında zaman geçirmeye, her istenildiğinin yapılma konforuna alışmış bir çocuk, kuralların olduğu bir ortama kolay adapte olamayabilir.

Eğer çocuğun evde kalması gerekirse bunu asla eğlenceli bir hale getirmeyin. Evde bulunan tablet, bilgisayar, tv’leri vermeyin, kapatın. Eve misafir kabul etmeyin veya o gün gezmeye gitmeyin. Evi daha sıkıcı hale getirin ki, okulun ve arkadaşlarının daha eğlenceli olduğunu düşünsün.

Okula düzenli devam etmesi konusunda ısrarlı ve kararlı olun. Birkaç günde ağlamalarına, ajitasyonlarına dayanamayarak geri adım atmayın. Çocuğu okuldan almak problemden kaçmak olur. Problemi çözmeye çalışmak için mücadele etmek daha doğru olur. Çocuğun olur olmaz bahanelerle evde kalıp oyun oynamasına izin vermeyin. Evde kalış uzadıkça okula dönüş o ölçüde güçleşir. “yatsın, dinlensin, üstüne gitmeyelim” diye çocuğu evde tutmak bunalımı azaltmaz, arttırır. Çocuğun zafer kazanmasına izin verilirse sorunun daha kötüleşeceği ve kökleşeceği unutulmamalıdır. Okul öncesi dönemlerde zafer kazanan çocuk, ilkokulda da bu zaferi kazanmak için daha fazla mücadele edecektir. Çocuk bu sınırı zorlamaya çalışıyorsa bu noktada pes etmek tamamen başa dönmek demektir.

Ev ortamında kuralsız hareket eden, her istediği yerine getirilen çocuk, öğretmenin çok kuralları olduğundan bahsedebilir, kurallardan hoşlanmadığını anlatabilir. Böyle bir durumda kuralların niçin gerekli olduğu, artık yaşamın her alanında kurallar olduğunu ve artık büyümeye başladığını, kurallara uyulması halinde yaşamın kolaylaşabileceğini anlatabiliriz.

Çocuğun yeni kardeşi olmuşsa, dikkatli olunmalı. Kardeş kıskançlığını yoğun yaşayan çocuklarda, kardeşim geldi beni evden gönderiyorlar düşüncesine kapılmaması için imkân varsa kardeşi olmadan önce okula göndermeli. Anne, çocuk okulda iken yapacağı faaliyetleri, gideceği yerleri, çocuğun sevdiği arkadaşının veya akrabalarının geleceğinin anlatılması halinde çocuğun aklının evde veya annede kalması mümkündür. Bilhassa alışma evresinde bunlara dikkat edilmelidir. Yani çocuğun evde olmadığı zamanlarda, eğlenceli bir yere gidildiği, eve sevdiği misafirlerin geldiğini ve annenin o olmadığı zamanlarda kardeşi ile çok eğlendiği düşüncesi oluşturulamamalıdır.

Dedelerin ve ninelerin daha yaşı küçük, bugün gitmeyiversin, ağlatmayın çocuğu gibi ifadeleri yanlarında kullanmalarına müsaade etmeyin. Bu süreç ile alakalı, dedeler ve nineler ile önceden, çocuk yanınızda olmadan konuşulması önemlidir. Çocuk okula başlamadan önce bakım veren bakıcısı veya dede ve ninesinden eğer aşırı ilgi, iltifat görüyorsa, okula gitmediği zamanlarda onların yanında kaldığında her istediğinin yapılacağını düşünürse okula karşı isteksiz olacağı da göz önünde bulundurulmalıdır.

Çocuğum yalan söylemez ifadesi okul öncesi dönem için doğru değildir. Okul öncesi dönemde çocukların hayal dünyasının tesiriyle, bazı gerçekliği olmayan ifadelerde bulunabileceğini bilmek çok önemlidir. Okula gitmemek için söylediklerini sağlıklı bir şekilde süzgeçten geçirmek çok önemlidir. Çocukların “arkadaşlarının ona vurduğunu”, “öğretmenin ona kızdığını”, vb… şeyler onların hayal dünyasının ürünü olabilir. Bu konuda yargıya varmadan önce araştırma yapılmasında, öğretmeninden ve kurumundan bilgi alınmasında fayda vardır.

Çocuklara güven verilmesi ve yaşıtların, anne babaların, kardeşlerin model alınması yoluyla korkular azaltılabilir ya da ortadan kaldırılabilir. Çocuk, kendi yaşıtlarının korkusuzca yaptıkları işleri görüp işitirse, kendi de bu “cesur” çocuklar gibi olmaya çalışır ve korkusundan kurtulma yönünde adım atar.

Çocuğunuz sizden sonra, en çok güveneceği kişi olarak öğretmenleriyle sıkı bir iletişim içerisinde olmak, onlara güvenmek problemin çözümünde büyük kolaylık sağlayacaktır. Çocuğunuzun okulda ve evde farklı davranışlar sergileyebileceğini unutmayın. Öğretmeninde bir birey olduğunu, aileler olarak evde çocuklarımıza yetişemez iken onların bir 15-20 öğrenciye yetişmek için gösterdikleri gayret için empati besleyelim.

Aşırı bağımlı bir çocuğumuz var ise okula alışamayacağı düşüncelerimiz fazla ise okula ilk gün gitmeyebilir. Okulun ilk gününün hengamesi, ağlayan bir çocuğun çocuğunuzu tetiklemesine, endişelerinin artmasına, adapte olmakta zorlanmasına sebebiyet verebilir.

Sınıfta çocuğun yanında uzun kalınması, annem hep yanımda kalacak duygusunu besleyebilir. Ebeveyn sınıf dışında, okul bahçesinde bekleyebilir. Kendisi ve çocuğun rahatladığını gördüğü zaman beklemeyi bırakmalı. Sınıfta, okulda uzun süre kalmalar, diğer çocuklarında anne-babalarını istemelerine veya ailesine arkadaşımın annesi geliyor, sen niye gelmiyorsun demesine sebebiyet verecektir.

Kendi okul hayatınızdan bahsedebilir, arkadaşlarınızla oynadığınız oyunları anlatabilirsiniz. Okul alışverişini birlikte yapılabilir ve bu alışverişin zevkli geçmesi için gayret gösterebilirsiniz.

Çocuktan ayrılırken ona bir öpücük verin, onu kucaklayın ve “iyi dersler” dileyip, ayrılış seremonisini fazla uzatmadan ayrılın.

Çocuğunuza asla, “eğer okula gidersen sana istediğin oyuncağı alacağım” gibi rüşvetler teklif etmeyin. Onunla gurur duyduğunuzu söyleyip, başarısını tebrik edebilir, küçük hediyeler verip, kutlama yapabilirsiniz.

Ağırlık olarak okul öncesinden bahsetsekte, çocuğun ilkokula başlama evresi de benzerdir. Okulla, öğretmenler birlikte yaptığınız tüm işbirliğine ve denemelere rağmen çocuğunuzun okula alışma evresinde başarılı olunamamış ise muhakkak bir uzmandan, profesyonel yardım alınız.

Aile Danışmanı / Çocuk ve Ergen Psikoterapisti

                  Özcan DALGIÇ