Çocuklarda Okul Fobisi Oluşturmadan, Okulu Sevdirelim -2
Okul fobisi olan veya oluşabilecek çocuklarımızın ailelerimizin dikkat etmesi gerekenler…
Öncelikli olarak çocuğunuz okula niçin gitmesi gerektiğini anlatmanız ve onu sürece hazırlamanız gerekmektedir. Çok güzel şeyler öğreneceğini, yeni arkadaşları olacağını, yeni oyunlar oynayacağını söyleyerek çocuğunuzu rahatlatmanız ve teşvik etmemiz gerekmektedir.
Onu sevdiğinizden şüpheye kapılmaması için, çocuğunuza daha sık sarılıp, onu sevdiğinizi söylemelisiniz. Okula ilk gittiği gün ona sürpriz yaparak, küçük hediyeler verip, okula gittiği (başardığı) için kutlama yapabilirsiniz.
Aile sabır ve sevgi silahını kuşanarak, çocuğun okul fobisi oluşmaması için bağırmadan, korkutmadan, incitmeden, azarlamadan, tehdit etmeden hareket etmesi gerekmektedir. Kesinlikle şiddet uygulanmamalıdır.
Korkularının, endişeleri hakkında konuşmaya teşvik edip, korkularının sebebini anlamaya çalışın. Ona endişelerinin yersiz olduğunu güzelce ve sabırla anlatmalısınız. Onunla empati kurmaya çalışmalısınız. Korku ve endişeleriyle alay etmemelisiniz. Yanında okul ve öğretmen hakkında olumsuz konuşmalar yapmamalısınız.
Sabah kalktığında uykusunu alamayan çocuk huysuzluk yapması normaldir. Bunun için en geç saat 21.00’de yatmasını sağlayınız. Onlar bizim prototipimizdir. Büyükler uykularını alamadıklarında, tatil sonrasında işe gitmekte nasıl zorlanıyorlarsa onlarda bunu yaşayabilmektedirler. Hastalık vs. sebeplerle okula sık ara veren çocuklar, tekrar alışmakta zorluk çekmektedirler.
Okula çocuğun kolay ayrılabileceği, kararlı ve tutarlı bir ebeveyni tarafından bırakılması daha sağlıklı olacaktır. Bilhassa annelerimiz çok duygusal oldukları için endişeleri ve korkuları yüzlerine yansımakta, çocuğun daha da endişelenmesine sebebiyet vermektedirler. Ayrılma seremonisi çok uzatılmamalı, kısa bir vedalaşmadan sonra ayrılmamalı. Sınıfa tekrar tekrar yanına girilmemeli.
Çocuğun yanında okul hakkında, öğretmen hakkında olumsuz düşünceler, değerlendirmelerde bulunulması halinde çocuk bundan olumsuz olarak etkilenecektir. Ayrıca “yemeğini yemezsen öğretmen kızar”, “ağlarsan okula almazlar”, “bebeklerin sınıfına gönderirler, ceza verirler” gibi ifadeler çocuğun okula ve öğretmene karşı korkularının oluşmasını sağlar.
Okulun ilk haftası sakin geçiren çocuk, bir anda okula gitmek istemeyebilir. Bunun en büyük nedeniyse, ilk etapta yeni ortamın cazibesi içerisinde, ne olup bittiğini anlamayan çocuk, anneyi ve ev ortamının rahatlığını özleyebilir. Hele evde devamlı telefon, tablet, televizyon arasında zaman geçirmeye, her istenildiğinin yapılma konforuna alışmış bir çocuk, kuralların olduğu bir ortama kolay adapte olamayabilir.
Eğer çocuğun evde kalması gerekirse bunu asla eğlenceli bir hale getirmeyin. Evde bulunan tablet, bilgisayar, tv’leri vermeyin, kapatın. Eve misafir kabul etmeyin veya o gün gezmeye gitmeyin. Evi daha sıkıcı hale getirin ki, okulun ve arkadaşlarının daha eğlenceli olduğunu düşünsün.
Okula düzenli devam etmesi konusunda ısrarlı ve kararlı olun. Birkaç günde ağlamalarına, ajitasyonlarına dayanamayarak geri adım atmayın. Çocuğun olur olmaz bahanelerle evde kalıp oyun oynamasına izin vermeyin. Evde kalış uzadıkça okula dönüş o ölçüde güçleşir. “yatsın, dinlensin, üstüne gitmeyelim” diye çocuğu evde tutmak bunalımı azaltmaz, arttırır. Çocuğun zafer kazanmasına izin verilirse sorunun daha kötüleşeceği ve kökleşeceği unutulmamalıdır. Okul öncesi dönemlerde zafer kazanan çocuk, ilkokulda da bu zaferi kazanmak için daha fazla mücadele edecektir. Çocuk bu sınırı zorlamaya çalışıyorsa bu noktada pes etmek tamamen başa dönmek demektir.
Ev ortamında kuralsız hareket eden, her istediği yerine getirilen çocuk, öğretmenin çok kuralları olduğundan bahsedebilir, kurallardan hoşlanmadığını anlatabilir. Böyle bir durumda kuralların niçin gerekli olduğu, artık yaşamın her alanında kurallar olduğunu ve artık büyümeye başladığını, kurallara uyulması halinde yaşamın kolaylaşabileceğini anlatabiliriz.
Çocuğun yeni kardeşi olmuşsa, dikkatli olunmalı. Kardeş kıskançlığını yoğun yaşayan çocuklarda, kardeşim geldi beni evden gönderiyorlar düşüncesine kapılmaması için imkân varsa kardeşi olmadan önce okula göndermeli. Anne, çocuk okulda iken yapacağı faaliyetleri, gideceği yerleri, çocuğun sevdiği arkadaşının veya akrabalarının geleceğinin anlatılması halinde çocuğun aklının evde kalması veya annede kalması mümkündür. Bilhassa alışma evresinde bunlara dikkat edilmelidir.
Dedelerin ve ninelerin daha yaşı küçük, bugün gitmeyiversin, ağlatmayın çocuğu gibi ifadeleri yanlarında kullanmalarına müsaade etmeyin. Bu süreç ile alakalı, dedeler ve nineler ile önceden, çocuk yanınızda olmadan konuşulması önemlidir.
Çocuğu korkutacak, endişelendirecek “ağlarsan giderim”, “sen artık büyüdün, bebekler ağlar”, “ağlayacak ne var, bak arkadaşların ağlamıyor”, “ağlarsan seni almaya gelmem”, “böyle davranırsan okulda kimse seni sevmez”, “bugün okula git, söz yarın okula göndermeyeceğim”, “galiba sen okula alışamayacaksın, arkadaşlarınla anlaşamadın mı?” gibi cümlelerin kurulmamasına dikkat edelim. Yarında okula gitmek ister misin, gibi cümleler kurulmamalı, okula istediği zaman gidip, istediği zaman gitmeyeceği algısı oluşturulmamalıdır.
Çocuğum yalan söylemez ifadesi okul öncesi dönem için doğru değildir. Okul öncesi dönemde çocukların hayal dünyasının tesiriyle, bazı gerçekliği olmayan ifadelerde bulunabileceğini bilmek çok önemlidir. Okula gitmemek için söylediklerini sağlıklı bir şekilde süzgeçten geçirmek çok önemlidir. Çocukların “arkadaşlarının ona vurduğunu”, “öğretmenin ona kızdığını”, vb… şeyler onların hayal dünyasının ürünü olabilir. Bu konuda yargıya varmadan önce araştırma yapılmasında, öğretmeninden ve kurumundan bilgi alınmasında fayda vardır.
Sınıfta çocuğun yanında uzun kalınması, annem hep yanımda kalacak duygusunu besleyebilir. Ebeveyn sınıf dışında, okul bahçesinde bekleyebilir. Kendisi ve çocuğun rahatladığını gördüğü zaman beklemeyi bırakmalı. Sınıfta, okulda uzun süre kalmalar, diğer çocuklarında anne-babalarını istemelerine veya ailesine arkadaşımın annesi geliyor, sen niye gelmiyorsun demesine sebebiyet verecektir.
Çocuklara güven verilmesi ve yaşıtların, anne babaların, kardeşlerin model alınması yoluyla korkular azaltılabilir ya da ortadan kaldırılabilir. Çocuk, kendi yaşıtlarının korkusuzca yaptıkları işleri görüp işitirse, kendi de bu “cesur” çocuklar gibi olmaya çalışır ve korkusundan kurtulma yönünde adım atar.
Çocuğunuz sizden sonra, en çok güveneceği kişi olarak öğretmenleriyle sıkı bir iletişim içerisinde olmak, onlara güvenmek problemin çözümünde büyük kolaylık sağlayacaktır. Çocuğunuzun okulda ve evde farklı davranışlar sergileyebileceğini unutmayın. Öğretmeninde bir birey olduğunu, aileler olarak evde çocuklarımıza yetişemez iken onların bir 15-20 öğrenciye yetişmek için gösterdikleri gayret için empati besleyelim.
Aşırı bağımlı bir çocuğumuz var ise okula alışamayacağı düşüncelerimiz fazla ise okula ilk gün gitmeyebilir. Okulun ilk gününün hengamesi, ağlayan bir çocuğun çocuğunuzu tetiklemesine, endişelerinin artmasına, adapte olmakta zorlanmasına sebebiyet verebilir.
Kendi okul hayatınızdan bahsedebilir, arkadaşlarınızla oynadığınız oyunları anlatabilirsiniz.
Okul alışverişini birlikte yapılabilir ve bu alışverişin zevkli geçmesi için gayret gösterebilirsiniz.
Çocuktan ayrılırken ona bir öpücük verin, onu kucaklayın ve “iyi dersler” dileyip, ayrılış seremonisini fazla uzatmadan ayrılın.
Çocuğunuza asla, “eğer okula gidersen sana istediğin oyuncağı alacağım” gibi rüşvetler teklif etmeyin.
Öğretmenlere tavsiyeler…
Bilhassa okulun açıldığı ilk hafta, okulu ve sınıfı cazip gösterebilecek şekilde süslenerek, çocuklara hazırlanabilir.
Öğretmenler çocukların ilk gün okula alışabilmesi için onlara samimi sevgilerini göstermeli, onun başını içten duygularla okşamalı, sarılmalı. Kendisine güvenebileceği muhakkak gösterilmelidir.
Çocuklara küçük hediyeler kalemler, balonlar verilebilir. Çocuğun o gün yaptığı bir faaliyeti annesine hediye olarak götürmesi sağlanmalı.
Çocuğun okulu benimsemesi için okula giden çocuk hikâyeleri okunmalı, okulda ilk günü anlatan çizgi filmler seyredilerek rahatlaması sağlanmalı.
Alışmakta zorlanan, çok ağlayan bir çocuk hakkında, onun yanında alaycı veya eleştirel üsluplarla konuşulmamalı.
Aşırı kuralcı olunmamalı. Yemek yemesi için veya endişe ettiği diğer hususlarda zorlanmamalı.
Tuvaletini utandığı için söylemeyebilir. Yardımcı olabileceğimiz söylenerek tuvalete götürülmeli. Oyuna daldığı veya sıkıştığı bir anda tuvaletini yapması onun daha da mahcup olmasına sebebiyet verecektir.
Aileyi rahatlatmak için servise bindikten veya okula girdikten sonra ağlaması bitince, rahatlatmak için aileye muhakkak fotoğraf gönderilmeli. Anneni aklı çocukta kalmaması sağlanmalı.
Çocuk okula başlamadan önce aileleri okul fobisi ile ilgili detaylı bir şekilde ön bilgilendirme yapılmalı.
En önemlisi bütün bunlara rağmen çocuğun korku ve kaygıları devam ediyor, rahatsızlıkları gittikçe artıyor ve yayılıyorsa mutlaka bir uzmandan değerlendirme ve yardım istenilmelidir.
Aile ve Çocuk Danışmanı
Özcan DALGIÇ