Yaşam iklimi yaratmalıyız

Nihal Şahsenem Akköse

Son yıllarda giderek nefes alamaz hale geldik değil mi? Zor zamanlardan geçiyoruz malum. Doğal afetler, virüs, işsizlik, pahalılık, şiddet hadiseleri, intihar olayları şöyle iyi bir nefes almamıza engel oluyor. ‘Kapkara karamsarlığa’ düşmemek elde değil. Sanki dünyanın tüm yükünü sırtımızda taşıyoruz. Bence, mutluluk şu an en çok ihtiyacımız olan şey.

Zaman hızla akıp giderken dünya dönmeye devam ediyor. Dünya bazılarımıza çıkışı, gidişi gösterirken, bir diğerinin girişine, doğumuna sahne oluyor. Kimse ne zaman göçüp gideceğini, nelerle karşılaşacağını ya da nelerin onu hayattan bir anda koparacağını bilmeden yaşıyor.  Herkes geride güzel başarılar, mutlu anılar, bitmeyen dostluklar bırakıp, iyiliklerle sonsuzluğa ulaşmak istiyor.

Yaşadığımız, gördüğümüz birçok olumsuzluk varken, mutlu olmak için de pek çok neden var aslında. Böyle söyleyince çok pozitivistmişim gibi gelebilir ama hakikaten öyle. Düşünmek lazım. Bakış açımızı şöyle bir değiştirelim. Daha az imkana sahip olup mutlu olanları görmüyor muyuz? Görüyoruz. Misal, Afrika’da eline bir ekmek alan çocuk, dünyanın en zengin ve en mutlu insanı gibi durmuyor mu? Duruyor. Hani şu israf edilen su var ya, adamlar onu bulunca aya roket göndermiş gibi seviniyorlar. Örnekler çoğaltılabilir. Diyeceğim, varmaya çalıştığım yer şurası;  hayatımızı yaşadığımız süre içerisinde en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekiyor. İmkansızlıkları görmek yerine imkanlarımızı görelim. Daha fazla varlığa sahip olanlara haset etmeyi bırakalım.

İyi gören, iyi düşünür. İyi düşünen, hayatından lezzet alır. Her durumda ve her hadisede muhakkak iyi görülmeye müsait bir durum vardır. Her zaman umut vardır. Sabırlı olmak lazım. “Vardır bunda da bir hayır” dememiz gerekir. Mutsuz olmanın değil, mutlu olmanın yolunu aramak lazım.

Ha bu demek değil ki yapılan her türlü yanlışa susalım. Ya da öylece bekleyim duralım demek değil. Herkes elinden geleni yapacak. Demek istediğim, anlatmaya çalıştığım; olumsuzluklar karşısında yıkılmayalım. Mükemmellik arayışından vazgeçelim. Aşırı hırstan uzak durup, kaldıramayacağımız yüklerin altına girmeyelim. Millet olarak pozitif düşüncenin saygı gördüğü, benimsendiği bir kültür, yaşam iklimi yaratmalıyız. Olması gereken budur. O zaman ölüme değil de yaşamaya, yaşatmaya, cana güzellemeler yaparız. Canınızın ve canların değerini, kıymetini, önemini bilin. Fark edin ve ettirin.