Orta ve alt gelirli vatandaşlar için en sıkıntılı ayların içerisindeyiz. Eğitim masrafları, kış hazırlığı masrafları ve artan gıda masraflarını göz önüne aldığımızda tam masraf aylarıdır şu aylar. Peki, soru şu; Yaşıyor musunuz yoksa geçiniyor musunuz? Kısa cevaplı, basit soru.
Klişe bir araştırma vardır ya hani; ‘hangi ülkenin vatandaşları daha mutlu’ diye. Genellikle İskandinav ülkelerinin listenin başını çektiği, Türkiye’nin son sıralarda olduğu araştırma. Çoğu araştırmaya, ankete şüpheyle bakarım ancak bu araştırma sonucu doğrudur bence. Yaşıyor muşunuz, geçiniyor musunuz diye sordum ya hani. Yaşıyoruz fiziksel olarak. Nefes alıp veriyoruz. Çok şükür de ekonomik anlamda nefes de alamıyoruz. Çünkü hayat pahalı. Yurdum insanı aldığı üç kuruşla ay sonunu getirmek için yaptığı hesaplarla matematik ilmini farklı bir noktaya taşımaya çalışıyor. Asgari ücretli, kiracı, SGK emeklisi nüfusumuzun çoğu. Ev, araba almak, iş kurmak bile lüks bir hayal. Çoğu insan bunların hayalini bile kuramıyor artık. Vergiyle, kirayla ve birçok giderle kazançlar mum gibi eriyor. Nasıl mutlu olacak millet?
Peki bu mu yaşamak? Dünyalığa mecbur bırakılan insan, ahiretini yakacak eylemlere girişmez mi? Girişir tabii. Meşrulaştırmak gibi düşünmeyin. Tabii ki de böyle tatsız hadiseler yaşansın istemeyiz. Kimsenin malına mülküne zarar gelmesin, eyvallah. Ama bir düşünün asayiş vakaları neden arttı bu kadar? İşlenen suçların birçoğu ekonomik nedenlerden dolayı.
Geçim derdindeyiz. Yoksuluz da gurur yapıyoruz, söyleyemiyoruz. Şehirlerin tepeden görüntülerine, kaleden görüntülerine falan bir bakın. Işıl ışıl şehirlerimiz var. “İşte cennet vatanım” diyoruz hepimiz içimizi çekip. O tepeden biraz aşağı inince görüyoruz ki insanların içi kararmış. Pazar yerlerinde, pazardan arta kalanları toplayanlar. Söylüyorsun, inanmıyorlar. Ama sanmayın ki, “Yaşıyor bu millet.”
30 yıl çalışıp, ayda 200 dolar bile alamayan insanlar var şu memlekette. Hadi doları geçelim, dolar hesabına girince mevzu farklı yerlere gidiyor ama gerçek de bu. 1500 TL alan işçi emeklisi ev kirası mı ödeyecek, gıda masraflarını mı karşılayacak, faturaları mı ödeyecek? O insan için gidemedikten sonra yol olsa ne olur? Barajlar dolsa ne olur; faturaları ödeyemedikten sonra? Bir önemi var mı geçim sıkıntısı çeken bir vatandaş için? Ben milletimi biraz tanıyorsam, cevabı “Yok” olacaktır.
“Bu şehirde kimse açlıktan ölmez” diyenler de var. Yardım kolileri dağıtılıyor sürekli, bazı kuruluşlar tarafından. Allah onlardan razı olsun. Ama bunlar geçici çözüm. Kalıcı çözümler üretilmeli.