Son zamanlarda –ben dahil- birçok kişinin, “Maddiyat, maneviyatın önüne geçti” dediğine şahit olmuşsunuzdur. Gerçekten de öyle. ‘Ahlak’ noktasında giderek ‘çöküntü’ yaşadığımız bir gerçek. Bunun nedenlerini zaman zaman irdeliyoruz. Ancak şunu fark ettim bu noktada, birileri ekonomi ve din arasında bir bağlantı kurup, yanlış bir takım değerlendirmeler yapıyor. Ekonomide yaşanan son durum ile ilgili olarak yaşananların müsebbibi olarak dini gösterenler var. Bence bu yanlış.
Din konusunda fetva verecek değilim. Ancak bildiklerim nispetince bir değerlendirme yapayım, yanlışsa yanlış deyin. Uygulanan ekonomi politikalarından dolayı zenginin daha zengin, fakirin daha fakir olduğu bir durum ortaya çıktı. Ekonomi politikalarının neticesinde piyasada oluşan ‘dengesizliğin’ İslami ekonomi anlayışı ile ne uzaktan ne de yakından bir alakası vardır. Öyle bir ekonomi uygulanmıyor yani. Uygulansa böyle mi olur, takdir sizin. Bence her şey daha güzel olabilirdi…
Neden her şey daha güzel olabilirdi diyorum, şundan dolayı; bizim inancımızdaki anlayışta komşu açken tok yatmama vardır. Bir lokma, bir hırka vardır. Sadaka-i cariye vardır. Sosyal devlet anlayışı vardır. Bir açık tarafı yoktur İslami ekonominin. Yeter ki uygulayacak kişiler kısaca ‘Mümin’ olsun. Mümin eksikliği var, bu bir gerçek.
Batılı devletler toplumsal huzuru yakaladı. Nasıl oldu bu iş? Sorgulamak, irdelemek lazım. Devlet ve ekonomi yönetme noktasında ahlaklılar mı yoksa değiller mi? Bu anlamda ne kadar milliyetperverler? Tüm bunlar olur iken Müslümanlar neden geri kaldı? Bu soruların sorulması gerekir. Bana göre yaşadığımız sorunların çözümünü ancak bu soruları cevaplayabildiğimiz vakit bulabiliriz.
Herkese hayırlı günler diliyorum. Kalın sağlıcakla.