Her ayın başka bir hissiyatı vardır

Nihal Şahsenem Akköse

Ülkemizde Eylül ayına giriş yapmamız hatta ortalarına gelmemizle birlikte tatlı bir heyecan yaşanmakta ve eminim ki çoğumuz da bu durumun farkında. Peki ya sizce neden? Bence eylül ayını bu denli özel kılan durum, yeni bir seneye başlangıcın takvimlerde 1 Ocak kabul edilmesine rağmen aslında bu ayda olması.

Kulağa belki biraz saçma gelebilir ancak 16 Eylül tarihindeyiz bugün ve bir bakın lütfen. Çoğumuz tatilden döndü işine başladı, öğretmen, öğrenci ya da çocuk sahibi olan bireyler yeni eğitim-öğretim dönemine giriş yaptı, mevsim yazdan sonbahara geçti ve bunun üzerine kuruldu çoğu şey.

Örneğin; gardırobumuzu değiştirdik kıyafetlerimiz artık yazdaki gibi cıvıl cıvıl değil, kış mevsimi için hazırlıklar yaptık, çoğumuz tatilden dönüşün ya da okulların açılmasının etkisi ile birlikte yeni kararlar aldık, yeni planlar düzenledik. Yaz mevsimindeki kıpır kıpırlık biraz daha sakin durumlara bıraktı kendini. Usta şair ve yazarlarımızın da eylüle bu kadar anlam yüklemesinin sebebi budur belki de.

Çoğu kişiye göre eylül; yaprakların dökülmesi ile birlikte etrafın kahverengine dönüşmesinden ya da yağmurların bu mevsimde daha yoğun olmasından ötürü hüzün ya da romantizm ayı olarak nitelendirilse de, yazın verdiği tatlı bir heyecanının vedasıyla daha sağlam planların yeni başlangıçların, düzen kurmanın ayıdır bence eylül.

Her mevsimin, her ayın başka bir hissiyatı vardır elbette ancak bana göre eylülün verdiği hissiyat bambaşkadır. Umarım hepiniz bu ayın geri kalanında güzel planlar yapar, keyifli, tatlı heyecanlar yaşarsınız.