Bazen duyar, bazen söyleriz; ‘İnsanoğlundan daha tehlikeli bir varlık yoktur’ diye. Yırtıcı hayvanların, heybetli bitkilerin, insanoğlu karşısında hiç şanslarının olmadığını biliyoruz. Doğanın dengesini bozduk.
İklim değişti, barajlar kurudu, göller çekildi, ormanlar yandı, toprak çölleşti. Milyonlarca yılda kurulan doğanın dengesini bir anda bozduk. Bozulmayı başlattığımız ilk hadise hafızam beni yanıltmıyorsa sanayi devrimi oldu. O gün bu gündür gezegenimizi yaşanmaz hale getirmek için adeta elimizden ne geliyorsa yapıyoruz. Tek kusurlu insanoğlu. Ülkelerin hırsı, açgözlülüğünden kaynaklanan sömürü düzeni gezegenimize zarar verdi. Şimdi işler değişti. Doğa artık insanoğlunun fişini çekiyor. Şunu sağda solda okur, duyar, izler olduk; geleceğin en büyük sorunlarından birisi gıda sorunu olacak.
Sıcaklıklara bağlı olarak orman yangınları çıktı. ‘Yanan yerlerde otel, apartman yapılacak’ diye tartışıldı, konuşuldu. Yetkililer böyle bir durumun olmayacağını açıkladılar. Ancak belki hayal kuranlar vardır diye yazıyorum. Ben olsam oradaki apartmanda oturmam, otelde de kalmam. Hele hele virüs ülkemizde görülmeye başladığından beri müstakil dairelere, karavanlara talep artmışken buralardan kazanç elde etme hayali kuranlar varsa kurmasınlar. Çoraklaşmış, çölleşmiş yerde yaşamayı, kalmayı artık kimse istemez diye düşünüyorum. Öte yandan gelecekte yaşanacak sorunlardan bir başkası da sağlıklı suya ulaşım olacakmış gibi duruyor.
Son yıllarda dünyanın çeşitli yerlerinde türlü felaketler meydana geliyor. Bilim insanları devamlı söylüyor; ‘buzullar eriyor, küresel ısınma var’ diye. Biz işin dalgasındaydık, meğerse herkes dalgasındaymış. Devletler bile buna yeni yeni kulak veriyor. Şimdi de, ‘deniz seviyesi önümüzdeki yıllarda yükselecek’ diyorlar. Doğanın intikamı sert olacak. Bu saatten sonra önlem alınsa ne olacak? Bilemiyorum. Hani doktora bir hasta götürürsünüz de doktor, ‘bu saatten sonra ne verirseniz verin’ der ya. O noktada olabiliriz.
Karamsar olmak istemiyorum ancak gidişata bakıldığında insanoğlunun artık bitkisel hayata girdiğini söyleyebiliriz. Peki doğa fişimizi çekecek mi? Ömrümüz yeterse göreceğiz.
Sığamadığımız şu koca dünyada malınıza, mülkünüze fazla güvenmeyin derim. Malınız, mülkünüz güvende değil. Bazı bilim insanları önümüzdeki yıllarda büyük felaketlerin yaşanacağına dair görüşlerini paylaşıyor. “20 yıla kadar daha büyük kaoslar yaşanabilir” diyorlar. Yani binalarda değil, doğada yaşamayı bilmemiz, bilmiyorsak öğrenmemiz lazım. Ama doğanın dengesinin yerine oturması için de çaba sarf etmemiz önemsiz değil.
Haftaya yeni bir yazı ile görüşmek dileğiyle. Esenlikler.