Köşe yazılarımda siyasi konulara girmeyi pek sevmiyorum. Zaten siyaseti, politikayı oldum olası sevmem. Bugün bu düşüncemin dışına çıkacağım.
Hayatta ne yaparsak yapalım, ne işle meşgul olursak olalım politikanın, siyasetin, ideolojinin kıskacından kurtulamıyoruz. Bir şekilde karşımıza çıkıyor, ne kadar uzak durursak duralım. Yazının girişinde de belirtmeye çalıştığım gibi bu kıskaçtan hep uzak durmaya gayret ettim. Bazı değerlerim var. Hiçbir zaman siyasi bir idolüm olmadı. Çünkü bir kişiyi idol olarak belirlediğinizde, kabul ettiğinizde, o kişinin değerlerine göre hareket etmek durumunda kalırsınız. ‘Değerlerim’ derken kastettiğim; vatan, millettir. Kendimi tanımlarken ‘vatanperver’ olduğumu söylerim. Benim değerlerim partiler ve onların ideolojilerinin üzerindedir. Pek çoğunun “dava” dediği şeye ben inanmıyorum.
Bırakın fikirleriniz ıslanırsa ıslansın. Fikirleriniz ıslanırken şemsiye vadeden kişi, kendi fikirlerini empoze etmek adına çaba harcar. Kendine bunu farz bilir. Bu dünyanın her yerinde değişmez kuraldır. Herkes karşısındakinin fikrine saygı duyduğunu söyler ama bu tamamen yalandır, hikayedir, gerçeklikten uzaktır.
Seneler evvel Ermeni iddiaları ile ilgili olarak bazı kimseler –isim vermeyeceğim- devletimizi katillikle suçluyordu. Sabah akşam ecdadımızız soykırım yapmakla itham ediyorlardı ekranlarda, gazete köşelerinde. Ama bunu nasıl yapıyorlardı hatırlıyor musunuz? O dönemki ‘çözüm süreci’ gazıyla verip, veriştiriyorlardı. Terör örgütü PKK’ya methiyeler düzen bile oldu. Ne oldu o isimlere? Bazıları makam, mevki sahibi oldu. Türklükten dem vuruyorlar.
Değeri ithal, vatan sevgileri ideolojileri kadar olan devrin ‘adam’larına milletimiz itibar etmemelidir. Değerlerini koruyan, gerçek vatanperverlerin her daim var olması dileğiyle…
Sağlıcakla kalınız…