İslam dininin temel esaslarından biri ve İslam’ın beş şartından biri de zekattır. Zekat toplumlar arasında sosyal dengeyi sağlayan bir sigortadır adeta. Zekât aynı zamanda bireysel bir ibadettir.
Hiç şüphesiz ki, Cenabı Allah'ın hiçbir ibadetimize ihtiyacı yoktur. Allah-u Teâlâ ulûhiyeti ve şanının yüceliği gereği bazı ibadetleri, bizim maslahatlarımıza bağlamış. Allah’ın bizim onu razı etmemize ihtiyacı var mı? Tabi ki yoktur. Cenabı Hak yapacağımız hayırlı işleri ve salih amelleri kendi rızasına bağlayarak aslında toplumda bireyler arasında bir denge kurmuş.
İşte zekât ibadetinde olduğu gibi fakir ve zengin arasında Cenab-ı Hak hayırlı işleri salih amelleri kendi rızasına başlamış. Sosyal yönü olan ve sadece kişiyle Allah arasında değil, Cenabı Hakk'ın toplumda yaşayan kulları arasında zenginler ile fakirlerin arasında bir iletişim ve bir kaynaşma vesile olsun diye zekât ibadetini bize farz kılınmıştır.
Yani bu anlamda zekât, fakir için bir sigortadır. Bir fakir İslam toplumunda yaşıyorsa o fakir zenginlerin sigortasıyla sigortalanmıştır. Zekât ibadeti bize bunu gösteriyor. Fakirin mali anlamda sıkıntı yaşamaması için, daha kötü bir duruma düşmemesi ve başkasına muhtaç olup el açmaması, onurunun ve gurunun incinmemesi için Allah, o fakiri zenginlere sigortalamıştır ve zimmetlemiştir.
Zekât ibadetinin fakir Müslüman ve zengin Müslümanlar için bir sözleşme ve bir anlaşma olduğunu bilmek gerekir. İnsanoğlu kime söz veriyor, Allah’a söz veriyor. Kim bu sözü veriyor, zenginler. Aslında Allah’a iman etmekle sadece ibadet konusunda değil, Allah’ın yaratmış olduğu bütün mahlûkata ilahi bir şefkat nazarıyla bakmayı da taahhüt ediyor. Bu noktada da zekât gibi mali ibadetlerle de insan, Cenab-ı Hakk'a iman etmekle fakirlere yardım etme taahhüdünde bulunuyor. Zekât Allah’a karşı bir sözleşmedir ve fakir için de bir sigortadır.
Bu maddi emanetlerde fakirin, yoksulun, misafirin ve yolcunun hakkı vardır. Tüm bunların sorumluluğu zenginlerimizin üzerine farz kılınmıştır. Zengin, Allah’ın kendisine verdiği malını fakir Müslüman kardeşleriyle paylaşmak zorundadır. Bu şekil zekât ibadeti toplumda sosyal bir dengeyi sağlamakla beraber huzura, kardeşliğe, birlik ve beraberliğe de vesile olacaktır.