2017 yılının son günlerini yaşıyoruz. 2018 yılına artık sayılı günler kaldı. Yılbaşı nedeniyle başta alışveriş merkezleri olmak üzere her tarafta yılbaşı alışverişini körükleyecek afiş ve sloganlar göze batmaya başladı.
Yine yılbaşı kutlamak caiz midir, değil midir tartışmaları da başladı. Yine bu yılbaşı ne caiz değildir diyen galip gelecek ne de caizdir diyen. Vatandaş zaten o akşamı evinde çoluk çocuğu ile geçirecek, portakalını yeyip çekirdeğini çitleyecek.
Ailesi ile güzel bir geçirmeye çalışan nüfusun yüzde seksenine yakın kesip, belki de yılbaşı gecesi saat 12 olmadan tatlı uykusuna dalacak. Yıllardır her yılbaşı öncesi ortaya atılan yılbaşı caiz mi değil mi sorusu da böylece cevabını bulacak.
Yılbaşı ile birlikte çok büyük bir ikramiye verecek olan Milli Piyangoda tartışmaya başlandı. Alın terlemeden kazanılan her türlü paranın haram olduğu söylendi. Ancak vatandaşlar yine yağmur altında saatlerce kuyrukta bekleyerek yılbaşı bileti aldı.
Aslında bizim gibi orta direk yaşayan aileler için yılbaşı demek, çoluk çocuk bir arada güzel bir akşam geçirmek demektir. Bunun yanı sıra son bir yıl içerisinde kimleri kırdım, kimleri üzdüm diye düşünerek kendimiz ile hesaplaşma demektir.
O nedenle artık yılbaşı kutlamak caiz midir değil midir sorusunu bir köşeye bırakarak, kul hakkı yemenin ne kadar günah olduğunu, anne ve babaya saygısızlığın dinimizde yerinin olmadığını, kalp kırmanın ne kadar kötü olduğunu tartışıp bu konuda kendimizi hesaba çekmeliyiz.
Çalışanın parasının vermemenin, kalp kırmanın, hırsızlığın, emeğe saygısızlık etmenin, çalışanın alnı terlemeden parasını vermenin mukaddesatlığından ve “bizden olsun da ne olursa olsun” diyerek hak etmeyene makam vermenin mesuliyeti konuşulmalı.
Bir yılı sağlıklı bir şekilde geçirmemize sebep olan Allah’a sonsuz teşekkürler ederek, yeni yılda da aynı sağlıkla geçirmemiz dileklerimizi sunarak bir yılbaşı geçirmemizi dilerim.