Suriyeli Çocuğun Mektubu

Mustafa Ekmekcioğlu

Suriye’deki Esed zulmünden kaçıp ülkemize gelen sığınmacılar hakkındaki düşüncelerimi daha önceleri yazdım. Özellikle  ülkemize gelerek ülkemizin huzurunu bozanların da sınır dışı edilmesi konusundaki düşüncelerim hala değişmedi.

Ancak zalim Esed’in zulmünden kaçarak ülkemize gelenler arasındaki çocuk, yaşlı ve kadınlara ve Türk yasalarına bağlı kalanlara karşı herhangi bir ön yargım bulunmamaktadır. Biz Türkler her zaman mazlumun yanında olmak gibi bir erdeme sahibizdir.

Ancak bu misafirliği kötüye kullanmak isteyenlere karşı da olanca gücümüzle karşı durmalıyız. Özellikle güney bölgelerimizdeki mülteci kamplarında yaşamlarını sürdürmek zorunda kalan çocuklar, duygu ve düşünceleri ile her zaman baş tacımızdır.

Kilis ilimize bağlı Elbeyli mülteci kampında kalan bir çocuğun Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı duygu dolu mektup sizinde içinizi sızlatacaktır. Çocukluğunu yaşayamamanın acısına bir de  ülkesinin özlemini katan minik Suriyeli çocuğun mektubu şöyle:

“Belki küçük yüreklerimiz. Belki aklımız ermiyor, belki de anlamıyoruz bu dünya düzenini. Ama dedim ya küçük bizim yüreğimiz. Büyüklerin oynadığı zalimce oyunlardan zararlı çıkan, hayatı tanıyamadan ölüme giden yani hep ebe olan küçük bedenleriz biz. Sadece huzur isteyen, sevgi isteyen verdiğiniz aşa ekmeğe razı olan Suriyeli çocuklarız biz. Biz güneşin doğmadığı karanlık, simsiyah ülke Suriye’den geldik. İğne ucu kadar gördüğümüz ışığı takip edip güneşin sıcaklığını hisseden Suriyeli savaş çocuklarıyız.

Dünya üzerinde tüm çocukların hakları varmış. Yaşama, eğitim sağlık, yeni öğrendim. Çocukluğumu yaşamak, sokakta arkadaşlarımla korkmadan oynamak, kavga etmek sonra barışmak, hasta olup nazlanıp nazlanıp ilaç içmek, evde odamı dağıtıp annemden laf işitmek, bunlar benim özlediğim haklarım. Her şeyin en iyisini vermek istersiniz çocuğunuza değil mi? Bu çocuğunuzun hakkı. Ben bütün haklarımdan vazgeçiyorum. Parktaki oyuncaklarım kırılmış olsun önemli değil. Bırakın, çekin ellerinizi ülkemden. Bomba seslerinin olduğu sokağıma çıkayım. Nefes alayım, bırakın... Sadece parmağım kapıya sıkıştığında, düştüğümde canım yansın istiyorum. Sadece o zaman ağlamak istiyorum. Gözyaşlarımı silip oyunuma devam etmek istiyorum. Yeter artık duyun sesimizi. Müslüman çocuklara yapılan bu zulme “Dur” deyin

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.