Dün Mevlana Anma törenleri başladı. 17 Aralık’ta Şeb-i Arus’la bu anma törenleri son bulacak. İnanıyorum ki bu süre içerisinde Mevlana çok daha iyi anlaşılmaya çalışılacaktır. Ama Mevlana’yı anmak için Şems’i de bilmek gerekmektedir.
“Sevmeyene karınca yük, sevene filler karınca.
Dağı bile taşır insan aşık olup, inanınca.” Diyen Şems’in aşkını bilmeli ki, Aynı zamanda Mevlana’nın aşkını öğrenmeye de aracı olsun.
Şems Hazretleri, Mevlana Hazretleri gibi değildir. Daha serttir. Daha haşindir. Ve daha öfkeli ve asabidir. Allah aşkı konusunda hiçbir esneklik bulamazsınız.
“Sanmayasın ki; aşk akıl işidir.
Gül ki her gönlün mürşididir.
Kimini kokusuyla şâd eder.
Kimini de dikeniyle irşâd eder.” Der.
Hep kızgın bir tavrı vardır: “İnsanlar maşuk aramıyor, bencil duygularına köle arıyor. Köle buluyor, ama aşkı bulamıyor” sözü belki de bu kızgınlığından kaynaklanıyordur.
İnsanlara öğütleri de iyi anlaşılmalıdır Şems’in:
“Ey insan!
Kaf dağı kadar yüksekte olsan da; kefene sığacak kadar küçüksün.
Unutma! Her şeyin bir hesabı var;
Üzdüğün kadar üzülürsün.”
“Hayat bu: Bir bakarsın her şey bir anda son bulur.
Hayat bu: Son dediğin an her şey yeniden can bulur!”
Çok konuşmak da Şems Hazretlerince çok makbul sayılmazdı:
“Eğer çok konuşmak faydalı olsaydı Allah iki ağız, bir kulak verirdi. Onun için, çok dinleyip az konuşmak gerek” diyen Şems Hazretlerinin hiç unutulmaması gereken öğütlerinden birisi de : “Rahmetin kapısı her an açık. Senin kapın açık mı? Sen ona bak” öğüdüdür sanırım.