Hain terör örgütünün kalleşce yola döşediği el yapımı patlayıcı ile hayatlarının baharından bu dünyadan ahrete göç eden sekiz şehidimiz bütün ülkenin yüreğini sızlattı. Ülkenin sekiz ayrı köşesine düşen ateş sadece şehit ailesinin değil hepimizin yüreklerini dağladı.
Muhakkak ki askerlik, hem vatani bir görev hem de içeride ve dışarıda ülkemize ve milletimize gelen her türlü tehdide karşı karşı koymaktır. Ülkemize karşı olan böyle bir tehlike söz konusu olduğu zaman düşmanı öldürmekte var, düşmanın kurşununa hedef olmakta.
Ancak kalleş terör örgütü cephede yenemediği kahraman Türk ordusunun mensuplarını kalleşce, sinsice ve haince tuzaklarla şehit etmesini içime sindiremiyorum. Gencecik insanlarımızın bu hayattan hain eller tarafından koparılıp toprağa konulması içimi acıtıyor.
Bize düşen en büyük görev şehitlerimizi unutmamaktır. Vatanı için, vatandaşlarının huzur ve güveni için genç yaşta toprağa düşenlerin anısını ve ailesini yaşatmaktır. Onlara sahip çıkarak, onlara gerekli ilgi ve saygıyı göstererek şehitlerimize olan borcumuzu ödemeliyiz.
Bu ülke ve bu millet şehitlerimizin ailelerine karşı borçludur. Devlet olarak şehit ailelerine sahip çıkmak, şehidimizin ailesinde meydana gelen boşluğu doldurmaya çalışmalıdır. Aslında manevi olarak şehidimizin ailesindeki acısını azaltmak zordur.Maddeten devletin imkanlarını onların hizmetine sunmak, onlara karşı olan borcumuzu bir nebze olsun ödemek gerekir.
Batman’da hain tuzak sonucu şehit olan sekiz Kahraman Türk Askerine Allah’tan rahmet dilerim. Ailelerine ve Tütk Milletine de sabırlar ve başsağlığı dilerim. Ne mutlu Türküm diyene.