16 Nisan referandumun arkasından en çok kaynayan siyasi parti Cumhuriyet Halk Partisi oldu. Referandumun hemen arkasından referandumun iptali için harekete geçen CHP, hala daha bu konuda ısrarcı davranmakta.
Referandumda alınan yüzde 48.9 “hayır” oyunun ardından CHP’de yaşanan gerginlik daha da ileri safhaya doğru giderek bir lider değiştirmeye kadar varmıştır. Parti içindeki bazı unsurlar olağanüstü kurultay isterken bir kısmı da Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2019 yılında Cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağını sorgulayarak “ya aday ol ya da bırak” demeye başladı.
16 Nisan referandumunda alınan yüzde 48.9’luk “hayır” oyunu bir kişinin sırtına yüklemek sizce doğru mu? Kurumsallaşmış bir siyasal partide, başarı veya başarısızlığın sorumluluğu bir kişiye mi aittir? Eğer böyle ise merkez, il ve ilçe örgüt yönetimleri neden vardır? Diye sormazlar mı insana.
Sahi bu CHP İl başkanları ve diğer kurumları ne iş yapar? Referandum öncesi yapılan çalışmalarda CHP’li üyelerin ne kadarını sahada gördünüz? Birkaç salon toplantısı ve birkaç basın toplantısından başka “hayır” oyunu anlatabildiler mi?
Referandum öncesi CHP’de çıkan birkaç çatlak ses ve talihsiz açıklamalar yapanlardan neden hesap sorulmuyor? Bunlar yaptıkları ve söyledikleri ile CHP’ye büyük zarar vermediler mi? Artık CHP’nin şapkasını önüne alıp öz eleştiri yapma vakti gelmiştir.
Bir kere il başkanları ve il örgütleri halka inmesini başaracaklar. Sokaklarda çalışma yapanlar halkı dinlemesini ve anlamasını bilecekler. Partililer vatandaşlarla diyaloğa girecekler ve onları anlayacaklar önce.
CHP olarak 16 Nisan referandumundan önce vatandaşların hassasiyetlerini öğrendiler mi?
Ya da vatandaşlar tarafından nasıl anlaşıldılar? Vatandaşlarla iletişim için ne gibi yeni kanallar açtılar? Hangi devlet dairelerini, hangi bürokratları, hangi işyerlerini, hangi sendikaları, hangi işçileri, hangi üniversiteleri, hangi akademisyenleri, hangi öğrencileri,
hangi esnafı, hangi sanayi bölgelerini, hangi KOBİ’leri, hangi sivil toplum örgütlerini vb. yerleri ziyaret ederek, kişisel, ülke ve dünyanın ne tür sorunlarını tartışıp, çözüm yolları ürettiler?
Rakip partiler neredeyse her kilometre taşına “evet” yazarken CHP olarak “hayır” için ne çalışması yaptılar. Çalışma yaptık dedikleri evlerde birer broşür bırakmanın ötesinde iki kelime de olsa neler anlattılar? Bırakalım ili, ilçeyi oturdukları apartmanlarda kaç kişi yoksul, kaç kişi hasta, kaç kişi yardıma muhtaç ve bu gibi durumlarda olanları biliyorlar mı?
Birbirlerinin sürekli kuyusunu kazma gibi ve benzeri davranışlarla siyaset yaptıklarını mı sandılar? Umut bağlayan milyonlarca üyeyi, taraftarı, sempatizanı ve seçmeni sürekli hayal kırıklığına uğratmayı siyasetlerinin bir gereği olarak mı görüyorlar?
CHP’nin 81 il başkanları, başarısızlıkların nedenlerini araştırmak ve çözüm yolları bulmak için genel başkanlarının etrafında kenetlenmek yerine, genel başkanlarını adeta bir günah keçisi yaparak, sorumluluktan kaçmaya çalışıyorlar, yazık. Genel Başkanları, gece gündüz demeden çalışırken, bu il başkanları ne yapıyorlardı, acaba genel başkanlarının şapkadan tavşan çıkarmasını mı bekliyorlardı?