Bereket ve huzur ayı mübarek ramazanın artık sonlarına doğru geliyoruz. Manevi duygularımızın, merhametimizin yoğunlaştığı bu güzel ayda, çok güzel şeyler olduğu gibi bazı yanlışlar da yapılıyor.
Konya’da hep güzellikler görmeye alıştığımız için yapılan bazı yanlışlıklar bizim de ilgimizi çekiyor doğal olarak. Bu mübarek ayın huzurunu kaçırmaya çalışanları, topluma nifak tohumları ekmeye çalışanları senelerce gördük.
Onları kınadık, kızdık, herkesin dini kendine; oruç tutmak ya da tutmamak rabbimle kul arasındadır diye senelerce toplum olarak bu durumun mücadelesini verdik. Bazı kesimler bu konuda saygı duymayı öğrendi, duymasa da susmayı öğrendi. O anlamda geçmiş senelere göre da ha saygılı bir ortam olduğunu düşünüyor ve bu duruma mutlu oluyorum…
Aileler, işyerleri ve sivil toplum örgütleri ile odalar üyelerine iftar programları vererek birlik ve beraberlik içerisinde iftar açmamızı sağlamakta. Bu çok güzel bir davranış. İftar sofralarımızda birilerini ağırlamak çok güzel. Hele bu kişi ihtiyaç sahibi birisi ise daha da güzel.
Ancak bir de beyninde ki örümceklerden kurtulamayan, bir kesim var. Tepkim sadece onlara. Şöyle ki; bu kesim senenin 11 ayı her türlü dedikoduyu yapar, herkesle ilgili saçma sapan bir sürü düşünceleri vardır, haram olan hiç bir şeyden kendilerini geri çekmezler, her hangi biri için çirkin çirkin konuşmalar yapmayı normal sayarlar.
Hepsinden ötesi yüreklerinde ki niyetleri kötüdür. Onlar için herkes kötüdür. Esasında kendilerinden ötürüdür bildikleri. İşte bu kesim ramazan ayı gelince bambaşka bir insan kisvesine dönüşür. Dersin ki Rabbim sadece ramazanı baz alıyor.
O 11 ay ne oldu kardeşim, nereye gizlendi. Dini sohbetler, oruç tutmayana tuhaf tuhaf bakıp saçma sapan kınamalar, bilmiş bilmiş konuşmalar. Senenin geri kalan 11 ayıda aynı hassasiyeti, aynı manevi yoğunluğu yaşıyor sanırsın. Bu arkadaşlar ramazan boyu “oruç musun” diye soruyor herkese. O arkadaşlara sorarmısınız lütfen; geri kalan 11 ayda fakire fukaraya aç mısın diye soruyorlar mı acaba…
Herkes birbirine saygı duymayı gerçek anlamda öğrendiği gün; bu sorunlar bitecek. Maneviyat, vicdan, merhamet bir ay yaşanıp bir kenara bırakılacak duygular değil. Her daim hissetmek lazım, yaşamak lazım.