Pazar neşesi

Mustafa Ekmekcioğlu

Kadı efendi  çok yaşa

 

Osmanlı döneminde yolsuzlukları ile ünlü Karakuşi adında bir kadı varmış. Bir gün Karakuşi Kadı,
bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş. Vitrinde güveç
içinde nar gibi kızarmış sahibini bekleyen nefis bir ördek var... Karakuşi Kadı, fırıncıya 'Ben bunu 
aldım' demiş. Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş. Az sonra
ördeğin sahibi gelmiş: 'Hani bizim ördek?' Fırıncı boynunu büküp 'Uçtu'
deyince iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin
gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış...
Bir duvardan atlarken, bilmeden öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne 
düşmüş.Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine
düşmüş.
Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış...
Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak Karakuşi Kadı'nın karşısına çıkarmışlar.
Kadı sırayla sormuş... 
Ördeğin sahibi,'Bu adam ördeğimi hiç etti' diye şikáyet etmiş.
Karakuşi Kadı, fırıncıya sormuş:
'Ne yaptın bu adamın ördeğini?' Fırıncı 'Uçtu' demiş. Kadı, kara kaplı defterini açmış:
'Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar 'Uçar' anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil'
diyerek fırıncının beraatına karar vermiş.
Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş... Onun şikáyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş:
'Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla...'
Davacı 'Ne olacak?' diye sorunca Karakuşi Kadı,
'Şimdi' demiş, 'Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü
çıkaracağız.'
Tabii gayrimüslim şikáyetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş.
Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da Karakuşi Kadı,
'Tamam' demiş, 'Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak.'
Böyle olunca adam da şikayetini anında geri almış, fırıncı bu davadan da kurtulmuş.
Kadı dönmüş Yahudi'ye:
'Senin şikáyetin ne?'
Yahudi ellerini açmış, 
'Ne diyeyim kadı efendi' demiş, 'Adaletinle bin yaşa sen, e mi !'

“”””””””””””””””””””””””

Evliymiş gibi davranalım

 

Soğuk ve karlı bir gecede tipiden yolunu kaybeden bir işadamı ve sekreteri arabalarını terk etmek zorunda kalırlar ve uzun bir yürüyüşten sonra üşümüş

ve ıslanmış durumdayken bir kulübe bulurlar.

 

Kulübede bir yatak, bir uyku tulumu ve bir sürü battaniye bulunmaktadır.

Geceyi geçirmeye hazırlanırlar ve işadamı bir centilmen olarak, yatağı sekreterine verir,

 

'Ben yerde uyku tulumunda uyurum' der.

 

Sekreter yatağına yatar, adam uyku tulumunun içine girerek fermuarı çeker.

 

Bir sure sonra tam uyumak üzereyken, sekreterinin sesini duyar;

 

'Efendim, ben çok üşüyorum.'

 

Adam fermuarı açar, uyku tulumundan çıkar, bir

battaniye alıp kadının üzerine örter, tekrar uyku tulumuna girer, tam uyumak üzereyken yine sekreterinin sesini duyar;

 

'Efendim, ben hala çok üşüyorum..'

 

Adam yine fermuarı indirir, tulumdan çıkar, bir battaniye daha alıp kadının üstüne örter, uyku tulumuna girerek

fermuarı çeker. Tam uykuya dalacağı sırada yine duyar;

 

'Ben yine çoooook üşüyorum'.

 

Adam yattığı yerden;

'Bir fikrim var.' der,

'Burası ıssız  bir yer. Neler olduğunu kimse göremez, istersen evliymişiz

gibi davranabiliriz.'

 

Genc kadın kıkırdar;

 

'Tamam, bana göre  hava hoş.'

 

Adam yattığı yerden avazı çıktığı kadar

bağırır;

 

'Öyleyse kalk ve kahrolası battaniyeyi kendin al!!!!!'

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.