Paylaşımı da abarttık

Mustafa Ekmekcioğlu

Bundan 25-30 sene evvel sadece bir devlet televizyonu ve radyosu vardı.Akşamları hep beraber televizyon başına geçer seyrederdik. Gündüz de radyo bizim ihtiyacımızı çok rahat karşılardı.

 

O zamanlar dünyaya üç kanaldan bakabiliyorduk. Devlet televizyonu, radyo ve gazete. Ancak ruhen ve psikolojik olarak rahattık. Başımız ağrımıyor canımız sıkılmıyordu. Daha sonraları özel televizyon kanalları hayatımıza girdi.

 

Yetmedi ardından internet ve en sonunda da akıllı telefonlar. Tabi bütün bu gelişimin ardından da sosyal paylaşım siteleri. Adeta bir salgın haline geldi. 7 yaşından 77 yaşına kadar herkes bir şeyler paylaşır oldu.

 

Sabah kalkan daha yüzünü yıkamadan bir şeyler paylaşmaya başlıyor ta ki, akşam yatağa girinceye kadar. Ellerinde imkan olsa bazı kişiler gördükleri rüyayı bile paylaşacaklar adeta.

Yediği yemeği paylaşan, sevdiğini paylaşan, hayallerini paylaşan ve daha akla gelmedik neleri paylaşanlar var.

 

Bir kere sormak lazım paylaştıklarınızın ne kadarı size ait. Paylaştıklarınız kimin işine yarıyor. Paylaştıklarınız ile bize bilgi ve görgü olarak bir katkı var mı? Bir de paylaştıklarınız ne kadar güvenli? Olmayanlar, yiyemeyenler, görmeyenler sizi hiç mi etkilemiyor?

Sosyal paylaşım sitelerindeki paylaşımlar nedeniyle nice aileler yıkıldı, nice ocaklar söndü. Bu paylaşımlar sonucu bir çok çocuk parçalanmış aile çocuğu oldu. Aileler paylaşımda yarış eder hale geldiler. Ev içi, aile içi  mahremiyet denilen şey kayboldu gitti.

Bir kere daha soruyorum: Neyi paylaşıyorsunuz? Paylaştıklarınızı yarından itibaren paylaşmayı durdursanız kimin neyi eksik kalır? Dünyanın her köşesinden her an haberdarsınız. Bana kalırsa güya haberdarsınız. Habersiz kalmakla işinize yaramayacak binlerce konudan haberdar olmak arasında ne fark var.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.