2016 yılını yaşadığımız bu günlerde kadına yönelik cinayet ve şiddet haberleri hala daha gazetelerde yer almaktadır. Aslında bizler, hem inancımız hem de örf ve adetlerimizle kadına en çok değer veren, onları yeryüzündeki melekler olarak gören bir toplumduk. Ancak bizleri, delikanlılık adı altında, “Ya benim olursun, ya toprağın” gibi sapık sloganlarla zehirlediler.
Kadını sahip olunacak bir mal gibi göstermeyi başardılar.
Erkek, Allah vergisi gücünü bugün kendinden daha zayıf kadınlar üzerinde istediği gibi kullanıyor. Bir baba, çocuğunun gözü önünde eşini vuracak kadar canileşiyor.
Buna bir çözüm bulmak, bozulmuş erkeklerden kadınlarımızı korumak için artık bir şeyler yapmamız gerekiyor.
Bir insanın en değer verdiği varlığın canına kıyacak kadar canileşmesi hiçte hoş bir durum değil. Hem ayrıca bunun adı da erkeklik değil. Erkek sevdiğini koruyup kollayacak, sevdiğine değer verecek ve üzerlerine titreyecek.
Dizilerde ve filmlerdeki kadına şiddet bir an önce kaldırılmalıdır. Biz zamanında dizi oyuncusunun ölümüne gıyabi cenaze namazı kılmış bir milletiz. Dizilerdeki kadına yönelik şiddeti matah bir şey sananlar mutlaka vardır. Kadına ve çocuğa şiddet uygulayanlar hakkında, hak ettikleri cezalar verilecektir.
Dizilerde, haberlerde kullanılan dil, bu tür şiddet olaylarını körükleyecek türde olmamalıdır.
Kadının haklarını öğrenmesi, başına gelebilecek şiddet olayları karşısında nasıl korunacağını, nerelere gitmesi gerektiğini bildiren tanıtım filmleri, afişler, duyurular medyada daha sık yer almalıdır.
Bu tür olaylara üzülmek yerine yetkililerin bu türlü fiilde bulunanlara ceza artırımı yapması daha caydırıcı olacaktır. Kadına yönelik şiddete verilen cezaların en üst düzeyde hayata geçirilmesi bazıları için caydırıcı olacaktır.