FETÖ, PKK, DAEŞ, DHKP-C ve adı hangi harfle başlarsa başlasın terörist faaliyette bulunan ve ipleri dışarıda olan bütün terör örgütleri adeta sözleşmişçesine ülkemizde terör eylemlerini sıklaştırdılar.
Yılbaşı gecesi Reina saldırısının ardından İzmir Adliye Sarayı’na düzenlenen hain saldırılar bu saldırışların son halkasıdır. Terör örgütleri ve onları idare edenlerin amacı, ülkemiz insanları üzerinde psikolojik baskı uygulamak, halkı evinden dışarıya çıkartmamak, halk üzerinde tedirginlik yaratmak, kitleleri kin ve nefrete sevk ederek birlik ve beraberliğimizi bozmak.
Özellikle TSK’nın sınır ötesi harekatı olan “Fırat Kalkanı” harekatında teröristlere ağır kayıplar verdirmesi, terör örgütlerini son bir çırpınış içerisine itmiştir. Son çırpınışlarını yaşayan terör örgütleri başarılı olamayacaklarını bildikleri halde, eylemlerini gerçekleştirmeye çalışmaktadır.
Terör örgütleri beyinlerini yıkadığı kişilerce yapmaya çalıştıkları canlı bombalı eylemlerle, silahlı eylemlerle asker , polis ve sivil vatandaşlarımızın hayatlarını kaybetmelerine sebep olmaktadırlar. Aslında bunları tek amacı güzel ülkemizi kaosa sürüklemek.
Çünkü Türkiye son yıllarda attığı olumlu adımlarla dünyadaki mazlum ülkelerin kurtuluş umudu olmuştur. Aynı zamanda sözde dünya devi ülkelere karşı dik duruş sergilemektedir. Teröristleri taşeron olarak kullanan uluslar yaptırdıkları eylemlerle Türkiye’nin Suriye’den çekilmesini, Amerika’nın uydusu olmasını, AB ülkelerine karşı rest çekmemesini, Rusya ile fazla yaklaşmamasını, İran’a karşı daha ılımlı olmasını, büyük yatırımlar yaparak diğer ülkelerin liderliklerini ellerinden almamasını daha da özeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çekilmesini istemekteler.
Ancak 15 Temmuz itibariyle oluşan milli beraberlik ruhunun ateşleyici Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın etrafından kenetlenen Türk milleti, onların bu hevesini kursaklarında bırakmıştır. Teröre karşı yapılan milli seferberliğe hepimiz katılmalı, teröristleri ve terör örgütlerine karşı dik, diri ve kenetlenmiş bir halde durmalıyız.