Dün bir otelde gerçekleştirilen “Konya’daki mülteciler ve yerel halk arasındaki sosyal uyum konusunda birinci istişare toplantısı”na katıldım. Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği v Basın Yayın Enformasyon Konya İl Müdürlüğünün tertip ettiği toplantı her konuda doyurucu oldu.
Son yıllarda Suriye, İran, Irak, Afganistan, Somali ve diğer üçüncü dünya ülkelerinden yurdumuza yoğun bir mülteci akını devam etmektedir. Çatışmalardan, katliamlardan ve açlıktan kaçan insanlar en güvenilir liman olarak gördükleri Türkiye’ye sığınmaktadır.
2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı nedeniyle özellikle Suriyeliler Türkiye’ye gelmişlerdir. İstişare toplantısında verilen rakamlar umarım sizinde ilginizi çekecektir. Şu anda ülkemizde resmi rakamlara göre toplam 3 milyon 800 bin sığınmacı bulunmaktadır.
Bu rakamı ülkelere göre dağıtacak olursak 3 milyon 200 bin Suriyeli,145 bin kişi Afganistanlı,140 bin kişi Iraklı, 32 bin kişi İranlı, 4 bin kişi Somalili ve 9 bin 500 kişisi ise diğer ülke insanlarından oluşmaktadır.
İç savaşın ardından Suriye’den ayrılan Suriyeli sayısı 5 milyon 200 bin kişi olduğu ifade edilirken, bunun yanı sıra Suriye’de kalan 13 milyon 500 bin Suriyelinin ise yardım beklediği söyleniyor. Almanya’nın, Fransa’nın, Hollanda’nın rahatı bozulmasın diye milyonlarca insanın Avrupa’ya gitmesini engelliyor Türkiye. Çünkü Avrupa Birliği ile mülteciler konusunda 2016 yılında imzaladığı anlaşmaya sadık kalmaya çalışıyor.
Sığınmacıları bekleyen en önemli tehlikelerden biri de insan kaçakcılarının ağına düşmek oluyor. Sığınmacılar, gerçekten hayatlarını kurtarma refleksiyle çok riskli ve zorlu yolculuklara katlanarak Avrupa ülkelerine gitmeye çalışıyorlar. Yolda onları çok büyük tehlikeler bekliyor. İnsan kaçakçıları tarafından denize atılmak, soyulmak, tecavüze uğramak ve öldürülmek gibi.
2017 yılı içerisinde 168 bin 982 sığınmacı bulunduğu ülkeden daha rahat ve özgür bir ülkeye gitmek için canını tehlikeye atarak, deniz yoluyla Avrupa’ya geçmeye çalışmıştır. Böylesine tehlikeli bir yolla özgürlüğe ulaşmak isteyen sığınmacıların yüzde 70’i İtalya’ya kalanı ise Yunanistan ve İspanya’ya ulaşabilmiştir.
Bu tehlikeli yolculuk sırasında 2017 yılı içerisinde 3 bin 81 kişinin özgürlük hayali Akdeniz’in soğuk sularında sona ermiştir. İşin en acı tarafı ise, Afrika ve Orta Doğu’da yaşanan mülteci dalgalarında sözde medeni Avrupa ülkelerinin sorumluluğunun görmezden gelinmesi. Eskiden sömürgeleri veya vesayetleri altında olan bu ülkeleri bağımsızlıklarından sonra da hiç rahat bırakmadıklarıdır.
Mülteci ve sığınmacıların sorunlarını omuzlarında hisseden, onların acılarını dindirmek adına çabalayan Türkiye, insanlığa örnek davranışlar göstermektedir. Platformlarda insan hakları diyerek üfüren Avrupa ülkeleri, sadece sözde bu hakları savunmaya çalışırlarken bile sınıfta kalıyorlar. Avrupa, mülteci ve sığınmacıları insan olarak görmüyor mu?