Konya’da son yıllarda özellikle ticari ve mesleki dernek oluşumlarında hatırı sayılır bir artış göze batmaktadır. Yeni kurulanların yanı sıra yıllardır faaliyet gösteren bazı STK’ları da bulunmaktadır. Bunların bir kısmı üyelerine mesleki eğitim ve seminerler verirken, bazılarının isimlerini ise ramazan ayı hariç yıl içerisinde hiç duymayız.
Faaliyetlerinin basında yer alması için büyük çaba sarf eden bu STK’lar, aynı zamanda etkinliklerini facebook ve twitter gibi sosyal medya aracılığı ile de duyurmaya çalışırlar. Biraz önce dediğim gibi asıl ve yegane faaliyetleri sadece ramazan ayındadır.
Geniş katılımlı iftarlar ile ve protokolün katılımı ile ünlenen bu iftarlar, ramazan ayından sonra da aylık kahvaltı ile devam eder. Bu tür STK’lar ramazan ayında yetiştirme yurtları ve huzurevlerini ziyaret ettikten sonra koskoca on bir ay buralara hiç uğramazlar.
Bu STK’ların Konya’ya ne kattığını soracak olursanız, sadece koca bir hiç. Çünkü bu tarz kuruluşların bir kısmı hizmet ağını toplumdan yana kullanmaktansa kendi düşüncelerini topluma veya belirli çevrelere kabullendirmek için çaba harcayan kurumlar haline dönüşmüş durumdalar. Sivil toplum kuruluşları, toplum için sürdürdükleri faaliyetlerin toplumun farkında olmasını sağlamak ve kuruluşun algısını olumlu yönde değiştirmek için bazı adımlar atmalıdır. Bu, bütün sivil toplum kuruluşlarının ve üyelerinin ortak sorumluluğudur. Çünkü, sivil toplum kuruluşlarının temel amacı, toplumun yararı için çalışmalar yapmak ve toplumun bu faaliyetlere katılımını sağlayarak maksimum düzeyde sonuç elde etmektir...