Konya sokaklarında özgürce yürümeyi özledik
Koronavirüs nedeniyle 11 Marttan bu yana evde kalan çocuklar bugün yine 4 saatlik sokağa çıkma hakkına kavuştular. Ancak başta ebeveynler olmak üzere hepimiz hükümetin koyduğu tedbirlere azami özen göstermeliyiz. Şayet özen göstermesek bunca sağlık çalışanının emeğine, bunca önleme, bu dönemde işsiz kalanın derdine yazık olacak. Bundan önceki izinde yetkililerin çocuklarınızı kontrollü hava aldırın demelerine rağmen oyun parkları hıncahınç doluydu.
Yanlış anlaşılan bir şey var: Bu virüs çocuklara çok bir şey yapmasa da gayet kolaylıkla bulaşıyor. Sonrada evdeki aile bireylerine bulaştırma olasılığını düşünün...
Alınan önlemler, şartlar virüsün yayılma hızını yavaşlatmış, virüs kontrol altına alınmış olabilir, ancak 11 Mart'ta vaka sayısının neredeyse bir elin parmağını geçmezken eve tıkanan insanlar şimdi 1500 vaka olmasına rağmen sokaklarda cirit atıyor.
Çünkü biz felaketlere çabuk alışan, çabuk unutan, adapte olan bir milletiz. Depremi , şehit haberlerini, kadın cinayetlerini, trafik kazalarını ve işçi ölümlerini kısa zamanda unutan insanlarız. Koronavirüs neymiş? Aşısı bulunmamış, yok olmamış bir virüs için sanki masaya oturup anlaşma yapılmış, Corona almış bavulunu Türkiye'den ayrılıyormuş gibi bir izlenim var. Aslında hepimiz Konya sokaklarında özgürce yürümeyi, yeşil parklara uğramayı, Alaaddin Tepesinde taze bir çayı yudumlamayı çiçek kokuları içinde çocuklarımızla turlamayı, Sille'de piknik yapmayı, sıcak Konya gecelerinde arkadaşlarımızla takılmayı çok ama çok özledik. Ancaaaak, tüm bunları tekrar yaşamak, sevdiklerimizle doya doya vakit geçirmek için biraz daha sabretmek gerekiyor, virüsü hafife almayalım. Hiçbirimiz sevdiklerimizin cenazesine bile katılamadan aramızdan ayrılmasını istemeyiz.