Günümüz dünyasının en önemli sorunlarından birisini, bir tarafta yiyecekleri israf edenler diğer tarafta da bir lokma ekmek bulamayarak açlıktan ölenler oluşturmaktadır. Artık israfta adeta insanlar birbiri ile yarışmaktadır.
Yapılan bir araştırmaya göre dünyada toplam yiyecek üretiminin üçte biri, bir başka deyişle dünya üzerindeki 795 milyon yetersiz beslenen insanı beslemek için gerekli miktarın 4 katı israf ediliyor. İsraf artık insanlığın en büyük sorunu olmaktadır.
İsrafın çılgınlık haline geldiği günümüzde ayrıca çevreye olan duyarsızlıkta ekilebilir alanları tehdit etmektedir. Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, dünyada toprağın yüzde 25'i ciddi şekilde zarar gördü. Sadece yüzde 10’u iyileşmeye dair işaretler veriyor. Son 40 yılda tarım arazilerinin yüzde 30’u çorak hale geldi.
Çevreye olan duyarsızlığımızın azalması ile sadece ekilebilir alanlar küçülmemekte ayrıca içme suyuna erişilirliğimiz de azalmaktadır. Şimdiki gibi çevreye olan zararlarımız devam ettiği sürece 2025 yılına gelindiğinde 3 milyar kişinin içme suyuna erişimi olmayacak.
Toprak ve suya karşı herhangi bir uluslar arası tedbir alınmaması durumunda, şimdi 8 milyar olan dünya nüfusunun 2050 yılında 9.5 milyara ulaşması halinde insanlar tarımsal üretimden yeterince faydalanamayacak. Artan nüfusa oranla ekilebilir alanlarında yüzde 70 artması gerekmektedir.
Yeterli beslenememe sonucu insanlarda görülmekte olan obezite ve metabolik sendrom artacak, bugün dünyada 392 milyonu aşkın kişinin çektiği, her yıl 7 milyondan fazla, her 5 saniyede ise 1 yeni vakanın teşhis edildiği diyabet hastalığının artışı da engellenemeyecektir.
Geleceğimizi karatmamak adına, çocuklarımıza daha yaşanılır ve temiz bir dünya bırakma adına herkese görev düşmektedir. Üzerinde yaşadığımız toprağımıza, içtiğimiz suyumuza, soluduğumuz havamıza sahip çıkacağız. En önemlisi de yiyip içip israf etmeyeceğiz.