Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde ülkemize dayatılan ve Avrupa Birliğine girmemiz için olmazsa olmazların başında gösterilen idam yasağı yeniden gündemde. İnsan hakları ve hukukun üstünlüğü denilerek yasaklanan idam cezası, son olaylardan sonra vatandaşlar tarafından yeniden dile getirilmeye başlandı.
Aslında Allah’ın verdiği canı Allah’ın almasından yanayım. Ancak özellikle son yıllarda yaşanan terör ve bazı asayiş olayları da gösterdi ki idam mutlaka gelmeli. 15 Temmuz sonrası yaşanan hukuk sürecinde yüzlerce kişiye verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis kararları, cinnet geçirip dört veya beş kişiyi gözünü kırpmadan öldüren caniler ve vatanın bölünmez bütünlüğüne kasteden hainler için idam gereklidir.
Çocuk istismarına verilen cezaların arttırılması, hayvanlara karşı eziyet yapanlara hapis cezası verilmesi gibi radikal değişimlerin ardından idam cezasının da en azından belli konularda işlenen suçlara verilmesinden yanayım. Gözünü kırpmadan insanların yaşama hakkını ellerinden alan caniler gibi mesela.
Avrupa Birliği’ne girmemizin hayal olduğu günümüzde, bize dayatılan idam cezasının kaldırılmasını da bizler askıya alabiliriz. Bir çok sözde medeni ülkelerde uygulanan idam cezasını, en azından vatana hainlik ile sınırlandırabiliriz. En baştada 30 bin kişinin katili terörist başı ile bu işe başlayabiliriz. Ancak yasalar geriye doğru işlemeyeceğinden bu şimdilik imkansız gibi görünüyor.
Referandumun ardından yapılan söylemlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Meclis’in kabul etmesi halinde idam yasağının önüme geldiğinde imzalarım demişti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de idam cezasından yana olduğunu biliyoruz. Öyleyse siyasi vaatlerden öte vatan hainliği gibi konularda idam cezası yeniden hayata geçirilmelidir.