Ne yaklaşan Kurban Bayramı ne de okulların açılacak olması şimdilik vatandaşın gündeminde değil. Vatandaş 1 Kasım seçimleriyle yatıp, 1 Kasım seçimleriyle kalkıyor. Hemen her yerde bir seçim konuşması ve değerlendirmesi yapılıyor.
Dost ziyaretlerinde bile iki hoş beşten sonra insanlar hemen siyasetin o bulanık deryası içine dalıveriyor. Kimisi bildiğinden, kimisi de bilmediğinden olsa gerek ha bir ahkam kesip duruyor.
Türkiye’de nedense vatandaşlar futbol ile siyaset konuşmaya bayılıyor. Bazılarının maç sonrası yaptığı kritikler gibi siyasette de bilen bilmeyen kritik yapıyor, yeni listeler ile hükümet kuruyor.
Hele bir kimseye yanılıpta “memleket nereye gidiyor?” diye sormaya görün. Adeta düğmeye basılmış gibi belediye başkanlarından girip milletvekillerinden çıkıncaya kadar konuşmaya devam eder. Size ise sadece dinlemek kalır.
Bir de çok bilmişler var, uluorta her yerde konuşur, dediğim dedik kişilerdir bunlar. Arada birde kendilerince ahkam keserler. “Tayyip Bey’in de yanlışları var ama mevcut şartlarda yine de...” diye başlayıp, anlattıkça anlatırlar. Etraflarında ne kadar dinleyici varsa sesleri o kadar gür çıkar bu kişilerin.
Belki de ekmeğin bakkaldaki satış fiyatını bile bilmeyen bu kişiler, hükümetin ekonomi proğramını eleştirmeyi kendilerinde hak gibi görürler. Oysa bu kişiler, “Şu siyaset tartışmaya ayırdığı zamanın onda birini aile meselelerine, ergenlik çağına gelen çocuklarının dertlerini konuşmaya ayırsa hayatımız başka olacak ama...”