Dün, 25 Kasım Dünya Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü idi. Hemen hemen her gün kadın cinayetinin olduğu ülkemizde kadına yönelik şiddetin rakamları da korkutucu boyutta.
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü de gündem konuları arasında kaynayıp gitti.
Yapılan araştırmalara göre, Türkiye'de 2010-2015 yılları arasında bin 134 kadın cinayeti işlendi. En çok kadın cinayeti İstanbul'da meydana gelirken, İzmir ise ikinci sırada yer aldı. Katil ise çocuğu zaman eş, eski koca, sevgili, kardeş hatta baba oluyor. Kadın öldürmek için erkeklerin ürettiği bahaneler ise kimi zaman tartışma, kimi zaman barışmak istememe, kadının boşanmak istemesi, aldatılma şüphesi, kıskançlık hatta bazen ruj sürmeleri bile olabiliyor. Kadın cinayetlerine verilen cezalar ise yapılanların karşısında hafif kalıyor.
Türkiye'de her yaştan kadınlar babaları, kardeşleri, eşleri, sevgilileri ve hatta hiç tanımadıkları erkekler tarafından dövülüyor, yaralanıyor, öldürülüyor. Son olarak 23 Kasım'da açıklanan rakamlara göre 1 Ocak 2015'ten bu yana 255 kadın öldürüldü. Konya’da bu rakam ise 36.
Kadınların tayt giymeleri, yüksek sesle gülmeleri, kırmızı ruj sürmeleri hatta çok yıkanmaları bile şiddete uğramaları için gerekçe sayılıyor. Karşılığında erkekler kravat taktıkları, boyalı ayakkabı giyip saçlarına briyantin sürdükleri, mahkemede terbiyeli tavırlar takındıkları için cezaları hafifletiliyor, suçları affediliyor.
Hemen hemen her konuşmamıza kadının biz erkeklere Allah’ın bir emaneti diyerek söze başlamamıza rağmen, icraatlarımızda bu konuyu hiç aklımıza getirmiyoruz. Hatta daha ileri giderek, “Kadının sırtından köteği karnından sıpayı eksik etmeyeceksin” diyerek, akıla gelen her türlü şiddeti uygulayabiliyoruz.
Yaşamımızda bize en büyük desteği sağlayan kadınlara karşı biraz daha duyarlı olmamız gerekmez mi? Hayatı ortaklaşa omuzladığımız karşı cinse karşı anlayışlı olmamız gerekmez mi? Kadına yönelik olarak adı ne olursa olsun, kim yaparsa yapsın her türlü şiddete dur demeliyiz. Bu konuda hükümet ve yetkililerle ortak çalışmalıyız. Çünkü kadın, hayatımızın diğer yarısıdır.