Özellikle son yıllarda ardı ardına gelen belalar sonucu, adeta başı beladan kurtulmayan bir ülke konumuna geldik. Son Musul harekatı ile de Irak’ın o tehlikeli ve 63 ülke askerlerinin bulunduğu topraklarında güvenliğimizi sağlamak adına bulunuyoruz.
2002 yılından bu yana yaşanan ekonomik, siyasal ve bölgesel başarıların bunda çok büyük etkisi var diye düşünüyorum. Davos’ta “one minute” ile başlayan yabancıların bize karşı olan düşmanca tavırları, daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “dünya 5’ten büyüktür” söylemi üzerine tırmanışa geçmiştir.
Etrafımızdaki ülkeler adeta ateş çemberi halindedir. Bir de ABD ve AB ülkeleri de gelişmiş ve bölgesinde liderliğe oynayan bir Türkiye istememektedir. Sonuç böyle olunca da önümüzü kesmek adına türlü belaları bizlere yaşatmaya çalışmaktalar.
İstanbul’a dünyanın en büyük havaalanını yaparsanız, üçüncü köprü, marmaray ve İstanbul kanalı projesini hayata geçirirseniz bizi niçin sevsinler de? Hayallerine bile sığmayacak projeleri Türkiye hayata geçirmeye kalkınca da kıskançlıklarından ne yapacaklarını bilemiyorlar.
Şöyle bir yakın geçmişimize bakacak olursak İstanbul’da patlayan bombalar, havaalanında 3 canlı bombanın intihar saldırısı, Ankara Garı önündeki bombalı saldırı, Ankara’nın kalbinde patlatılan bombalar, Gaziantep’te düğünde patlatılan bombalar ve son olarakta 15 Temmuz hain darbe girişimi.
Belki sayamadığımız daha bir çok eylemler ile ülkemizin önünü kapatmaya, milli birlik ve beraberliğimizi bozmaya çalışmaktalar. Ancak yaptıkları her eylem acı verse de ülkemiz insanlarını birbirine daha çok kenetledi. Onları daha çok vatanına bağlı kişiler haline getirdi.
Bizler yaşanan bu milli birlik ve beraberliği bozmadığımız müddetçe içerideki ve dışarıdaki hainler hain amaçlarına ulaşamayacaktır. Türk Milleti, güvenlik güçleri ve içinde yaşayan insanları ile birlikte her zaman ayakta ve dik duracaktır.