Evde kal Türkiye'm
Koronavirüs nedeniyle hayatımızda meydana gelen değişiklikler ve kısıtlamalar gezmeyi ve etrafımızı kolaçan etmeyi ne kadar sevdiğimizi de göstermiş oldu.
Evde kalmak, etrafımızdan haber alamamak, sevdiklerimizle kucaklasamamak bizleri biraz buruk etse de sağlığımız için katlanmalıyız.
Özgürce yaşamanın değerini anlamak için eve tıkılmak gerekiyormuş.
Evde kalmaya başladığımız süre icerisinde sabah kalkınca canım ne kahvaltı istiyor, ne de yataktan çıkmayı. Zaten gecemiz gündüzümüze karıştı.
Uzun yıllardır çalışmaya alışmış biri için evde kalmak hayli zor. Insan sabah kalktığı zaman Artık ne yapacağını düşünmeye başlıyor. Bazen ev işlerine yardımcı olmaya çalışıyor bazen de kendisine yeni hobiler ediniyor.
Ev hanımlığının ne kadar zor olduğu söylenirdi yaşadığımız on beş gün içerisinde bunu öğrendik.
Bizim 15 gün dayanamadığımız evde, onlar bir ömür geçiriyorlar.
Evde televizyon seyredelim diyoruz ama
Gün boyu televizyonlar eski diziler ve filmlerle dolu. Ne kadar çocukluğumuzun dizileri ve filmleri varsa hepsini bir kere daha seyrediyoruz.
Hepimiz kendimize yeni hobiler ve meşgaleler edinmeye çalıştık. Mevsime göre en iyisi çiçek dikmek onlarla uğraşmak oldu mesela.
Korona aşağı, korona yukarı ortada doğru dürüst, aydınlatıcı bir bilgiye bile ulaşmak çok zor...
Sosyal medyada bir corona kirliligi var ki Allah korusun. Herkes kendince yalan yanlış bilgileri paylaşıyor.
Tek çare kitap, nereye kadar? Boş kalmak değil evde kalmak ağır cezaymış.
Çoluk-çocuk hepimiz sokağı, parkı, bahçeyi, börtü-böceği özledik.
Baharın ılık ve güneşli günlerini camların arkasında seyretmekle yetiniyoruz.
Güneş davetkar, sokağa çağırıyor. Ama gün o gün değil. Hep beraber biraz daha sabır.
Şimdi evde kalma zamanı. Sevdikleriniz ve kendi sağlığımız için evde kalmalıyız.
Her an TV'de duyduğumuz gibi "Evde Kal Türkiyem".