Avrupa Birliği ile müzakerelerin tekrar eskiye dönmesi ile birlikte halkın da Avrupa Birliğine olan öfkesi artarak devam ediyor. Son yıllarda Avrupa Birliğine karşı çıkanların sayısı artarken, bu son karar sonrası halkın büyük bir bölümü Avrupa Birliğinden çıkma yönünde görüş birliği içinde.
Bu son karar Avrupa'nın Türkiye'ye karşı iflah olmaz önyargılarının ve hastalıklı bakış açısının son bir tezahürü olmuştur. Siyasi düşünce ve hesaplarla alınan bu karar haksızdır, temelsizdir ve yok hükmündedir.
Son dönemde yaşanan gelişmeler sonrası bugün geldiğimiz noktada görüyoruz ki; Haçlı ruhu asırlar sonra hortlamış, Avrupa medeniyetinin bir hastalığı olan ırkçılık yeniden ayağa kalkmış, Türkiye düşmanlığı, Avrupa'nın temsil ettiği değerler sistemini için için kemiren habis bir kanser uru haline gelmiştir.
Avrupa Birliği, özellikle son yıllarda Türkiye'yi sürekli dışlamakta, Avrupa Konseyi demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti konularında sahte ve zorlama gerekçelerle Türkiye'yi siyasi denetim altına almaya çalışmakta ve Avrupa ülkelerinin bir kısmı, Türkiye düşmanlığını iç politika malzemesi olarak hayasızca kullanmaktadır. Avrupa’daki son seçimlerde bunu açıkca görmekteyiz.
Ülkemizin başına bela olan kanlı terör örgütü PKK'nın siyasi hamisi rolüne soyunan, 15 Temmuz alçak FETÖ darbe girişimini görmezden gelip Türkiye'yi suçlayacak sudan bahaneler uyduran Avrupa'nın, Türkiye'ye insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasi dersi vermeye kalkması kara mizah örneği olarak tarihe geçecektir.
Eli kanlı terör örgütü PKK'ya kucak açan Avrupa'nın, Türkiye'nin terörle meşru yollardan mücadelesini hukuk dışı olmakla suçlaması eşi görüşmemiş bir pişkinliktir. 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin üstünü örtmek için seferber olan Avrupa'nın, OHAL uygulamaları nedeniyle Türkiye'yi eleştirmesi, Türkiye’ye demokrasi dersi vermeye kalkması çok düşündürücüdür.
Kendi yaptıklarına gözünü kapayan Avrupa'nın, Türkiye'ye insan hakları ve demokrasi konularında sahte fetva makamı olarak ahkam kesmeye kalkması, insanlığın ortak düşmanı olan terörle mücadele konusundaki ikiyüzlü ve samimiyetsiz tutumu hakkında ruhunu temizlemeye çalışması, kendileri için vicdani ve ahlaki bir zorunluluk haline gelmiştir.
Artık Türkiye öyle itilip kakılacak bir ülke değildir. Avrupa ve Abd ile onların içerideki uzantıları şunu bilmelidir ki, Türkiye 2023 hedefleri doğrultusunda adımlarını sağlam atmakta ve devleti ve milleti ile birlikte hedeflerine emin adımlarla koşmaktadır.