Yaşadığımız çevrenin ve doğanın en büyük katili insanoğlunun kendisidir. Kendisine hayat veren ve nefes almasını sağlayan doğayı yok eden insanoğlu, aslında kendi hayatını da yok ettiğinin farkında değildir.
İnsan önce doğasını yok eder ve sonra kendi de yok olur. Klasikleşmiş bir söz var, ”Keşke insanlarda, hayvanlar kadar doğaya sahip çıksa” Ama yok. İnsanoğlu bencilliğinin, egosunun, kazanma hırsının kurbanı olmaya devam ediyor. Sanki bu dünya onlara kalacakmış gibi.
Bir Kızılderili şefi der ki, “Son ağaç kesildiğinde, son ırmak kuruduğunda, son balık tutulduğunda, beyaz adam paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak, ama o zaman iş işten geçmiş olacak.”
Aslında uzaklara bakmaya hiç gerek yok. Şöyle bir etrafımıza bakacak olursak, Konya’nın yakınına bir bakarsak, son yıllarda doğayı nasıl yok ettiğimizi görürüz. Özellikle de yaz aylarının gelmesi ile birlikte doğayı daha çok yok etmekteyiz.
Piknik amaçlı olarak gittiğimiz yeşil alanları adeta bir daha gitmeyecekmiş gibi yok etmekteyiz. Tarla açmak için güzelim ağaçları kesmekteyiz. Hayvan otlatırken filizlenmiş ağaçların yenmesine sessiz kalmaktayız. Anız yakarak toprağın verimliliğini ve buradaki hayvanları katletmekteyiz.
Bu durum böyle devam edecek olursa dünyadaki doğal çevre zaman içerisinde yok olacak.
Dünya yok olursa bize ne kalacak enkazdan başka. Hani biz bu dünyayı çocuklarımızdan miras almıştık. Neden bu mirasa sahip çıkamıyoruz. Ormanlarımız yok oluyor, yeraltı zenginliklerimiz hiç ediliyor, her şeyden önce insanlığımız yok oluyor.