Adıyaman İlimizin Şavşat İlçesindeki 5.1 şiddetindeki depremin ardından “depremle yaşamak” gerçeği bir kere daha ortaya çıktı. Hepimizin bildiği gibi ülkemizin büyük bir bölümü deprem kuşağı altındadır.
Doğu Anadolu fay hattından tutunda Marmara Denizine kadar uzanan bu fay hattı üzerinde yaşayanlar her an depreme hazırlıklı olmalıdır. Daha açık bir ifadeyle dünyanın en tehlikeli deprem coğrafyalarından birinin üzerinde yaşıyoruz.
1999 yılında yaşanan Gölcük depreminde 17 binin üzerinde vatandaşımız hayatını kaybetmesini asla unutmadık ve unutturmayacağız. Yakın zamanlarda yaşanan depremlerde yüzlerce hatta binlerce konut içlerinde yaşayan insanlar için beton tabutlara dönüştü.
Acıları paylaşan bir millet olarak depremlerde hayatını kaybedenlerin acılarını ülkece paylaştık. Deprem acılarını unutmaları adına vatandaş ve devlet bir sürü tedbirler aldı. Deprem şuraları toplanarak depremde alınacak tedbirler konusunda bir sürü toplantılar yapıldı.
Ancak o zaman acıları paylaşan bir millet olmamıza rağmen bazı deprem gerçekleri de hafızamızdan silindi. Gölcük depreminin ardından deprem öncesinde ve sonrasında neler yapmamız gerektiğini öğrenmiştik, afet valizlerimiz bile hazırdı. Hepsini unuttuk, gitti.
Son olarak Şavşat’ta yaşanan ve Allah’a şükür sadece yaralanmalar ile sonuçlanan deprem bir kere daha deprem gerçeğini gün yüzüne çıkardı. Uzmanların uyarılarına rağmen depreme hazır olmadığımız belli oldu.
Şurası bir gerçek ki, depremler dünya var oldukça meydana gelecek çünkü depremler dünyaya hayat veren doğa olaylarından biri.Ya biz deprem gerçeğini kabul edeceğiz ve depremlerle barışık yaşamayı öğreneceğiz ya da doğa bizi cezalandırmaya devam edecek.
Uzmanların yazılı ve görsel basında sık sık dile getirdiği yeni depremler konusunda acilen bilinçlenerek gerekli tedbirleri almalıyız. Can kaybının en az olması için devlet ve millet elele çalışmalar yapmalıyız. Şurasını hiç unutmamalıyız. Deprem kuşağı üzerinde yaşıyoruz ve her an depreme hazırlıklı olmalıyız.