Türk Milleti olarak tarih boyunca milli ve manevi değerlerimizi koruyarak bugünlere gelmenin mutluluğunu yaşamaktayız. Hepinizin de bildiği gibi, insanı insan yapan davranışlar, milli ve manevi değer yargıları, her insanda olması gereken değer yargıları ve manevi değer duyguları vardır.
Bütün bu saydığımız değerler aslında bizim milletimizin temel yapı taşlarıdır. Bizim insanımız bütün bu değerleri bünyesinde barındırmaktadır. Ancak özellikle son yıllarda bütün bunları gösteremez hale geldik. Toplumumuzun yapısını koruyan bu değerleri gerçek hayata uygulayamaz olduk.
Şurası bir gerçek ki, mutlu aileler, mutlu toplumları oluşturur. Mutlu toplumlar ise topyekûn güçlü bir milleti, güçlü bir devleti meydana getirir. Bir devleti yıkacaksan, önce aile yapısını bozacaksın, derler. Bu doğru bir tespittir. Çok şükür biz, toplum olarak henüz vahim bir durumda değiliz. Ama yapmamız gerekenlerin de yeterince bilincinde olduğumuzu da söyleyemeyiz.
İş işten geçmeden her birimiz aile bağları, komşuluk, akraba ve toplum ilişkilerimizi gözden geçirmeliyiz. Çocuklarımızı, bu değerler ile yetiştirmeliyiz. En iyi ders anlatılarak değil, örnek olunarak verilen derstir. Bu sebeple biz yaşayacağız ki çocuklarımız da bizden görsün, bir anlamda bizi taklit etsinler.
Dinî bayramlarımızda eş, dost ve akraba ziyaretleri yapıp, onların hayır duasını almanın önemini çocuklarımıza anlatalım.Düğünlerimizde, neşeli günlerimizde hep beraber sevinmeyi, üzüntülü ve yas günlerimizde ise hep beraber üzülmeyi bilelim.
Güzel alışkanlıkların, manevî ve kültürel değerlerin birçoğu bize atalarımızdan miras kaldılar. Biz, atalarımızın kemiklerini sızlatmama adına değerlerimize sahip çıkalım, gelenek ve göreneklerimizi yaşayalım ve yaşatalım. Unutmayalım ki millet olmak yüzlerce yıllık dinî ve millî muhteva ile şekillenmiş değerler bütününün, kuşaktan kuşağa aktarılması ile gerçekleşir.