Türk milletini tarih boyunca güçlü ve yıkılmaz kılan güçlerin başında milli ve manevi değerlere olan bağlılık bulunmakta. Türkler dünya tarihinde gözüktüğünden bu yana bu değerlerini her zaman korumuş ve gelecek nesillere aktarmıştır.
Milli ve manevi değerlerimizin yanı sıra geleneklerimizi de bunlara monte ederek, güçlü bir aile yapısı ve bunun paralelinde güçlü bir millet ve devlet olmuşuzdur. Bunlar bizim yani Türk milletinin temel yapı taşlarıdır.
Şimdi olduğu gibi tarih boyunca da güçsüz ve düşküne yardım etmiş, küçüğümüzü seven, koruyan, büyüğümüzü saygı gösteren, üzüntü ve sevinçte bir arada olmayı başaran bir millet olmuşuzdur.
Ancak ne yazık ki, son yıllarda bizi biz yapan değerlerimizi hayatın içinde göremiyor ve bunun üzüntüsünü yaşıyoruz. Millet olma özelliğimizin en temel taşı olan değerlerimizi yeterince koruyamıyor ve günden güne de kaybetmeye başlıyoruz.
Milli ve manevi değerlerden kayboldukca da yanlışlara düşüyor ve etrafımızdakileri de bu yanlışlığın içine doğru çekiyoruz. Tabi bu durumda, milli ve manevi değerlerine sahip çıkamayan, geçmişini yaşatamayan ve geleceğine umutla bakamayan bir millet oluyoruz.
Özellikle televizyonlarda yayımlanan dizilerde büyük bir kültürel ve aile yapısına aykırı sahnelerin varlığı, millet olmanın en temel taşı olan aile birliğimizi de tehlikeye düşürmektedir. Artık herkes değerlerine sahip çıkmak adına üzerine düşen bütün görevleri yapmak zorundadır.
Toplum yapımızı sağlamlaştıran değerlere millet olarak sahip çıkılmalı, bizi biz yapan tarihten gelen özellikleri hayata geçirmeliyiz. Sevgi, saygı, hoşgörü, merhamet ve vicdan kavramlarını başta ailemiz olmak üzere herkese göstermeli ve bu duyguların haya geçirilmesi konusunda ısrarcı olmalıyız. Unutulmamalıdır ki, mutlu aileler, mutlu toplumları oluşturur. Mutlu toplumlar ise topyekûn güçlü bir milleti, güçlü bir devleti meydana getirir.