Cumartesi neşesi

Mustafa Ekmekcioğlu

Hafta sonunuzun neşeli ve gülümsemeli geçmesi amacıyla derlemiş olduğum avukatlık fıkralarını sizler için hazırladım. Umarım beğenirsiniz.

REZALETİ GÖRÜYOR MUSUN?

Avukat, duruşmada söz alarak kürsüye doğru ilerleyip “Sayın mahkeme heyeti” demiş, “Müvekkilim anne ve babasına son derece saygılı, küçükleri seven, hayatta hiçbir kötülük yapmamış, altın kurallarla yaşamış, bir onur, bir dürüstlük ve centilmenlik abidesidir.. Onu herkes sever ve…” Sanık, yanındaki diğer sanığın kulağına eğilip, “Rezaleti görüyor musun?..” demiş, “Adama çuvalla para verdik, herif gidip bir başkasını savunmaya başladı!..”    

YÜZÜK 

Savcı,sanığı sorguya çekiyordu. -Demek yüzüğü çalmadın da yolda buldun? -Evet efendim,yolda buldum.İnanmazsanız düşüren sahibine sorun. -Peki,sahibinin kim olduğunu biliyordun da yüzüğü neden götürüp ona vermedin?? -Verecektim ama…İçindeki yazıyı okuyunca vazgeçtim. -Ne yazıyordu yüzüğün içinde? -”EBEDİYEN SENİNİM.”yazısı vardı efendim.. 

AVUKAT, VERDİĞİ SÖZÜ TUTAR 

Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat üç yakın arkadaşını çağırmış yanına… Bir ricada bulunmuş: “300 bin dolarlık tasarrufum var… Bunu öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye güvenemiyorum. Size şimdi 100’er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin.” Demiş. Adam ölmüş. Üç arkadaş verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak: “Hastanenin acil ihtiyacı vardı… Onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarfettim, kefene 80 bin koydum.” demiş. Papaz: “Ben de aynı günahı işledim… Paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum…” Avukat: “Ben sözümü aynen yerine getirdim… Kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum!..” 

BİZDE YOK DİYORDU  

Mahkeme salonunda sanık sandalyesinde bir adam… Hakim sormuş: -Bir ilkokul öğretmenini testereyle doğrayarak öldürmekle suçlanıyorsunuz. .. O anda arka sıralardan Temel’ in çığlığı duyulmuş; -Vay hayvan herif vay… Hakim ‘Sessizlik’ diye uyarısını yapmış ve tekrar adama dönmüş; -Ve süpermarkette bir kadının kafasına çekiçle vurarak öldürmüşsünüz… Arka sıradan Temel yine bağırmış: -Seni karektersiz herif seni… Hakim yine Temel’i susturup adama dönmüş; -Ve bir de iş arkadaşınızı baltayla doğramışsınız… Arka sıradan yine Temel’ in sesi; -O baltayla seni doğrarlar inşallah… Hakim en sonunda dayanamamış ve Temel’e bağırmış; -Bana bak, bir tek kelime daha edersen seni mahkemenin düzenini bozmaktan tutuklatırım.. . Temel cevap vermiş; -Sayın hakim kusura bakmayın, ama ben bu adamın 10 yıllık komşusuyum… Ne zaman bizde tamir edilecek bir şey olsa ondan ödünç alet istemeye gittiğimde “bizde yok” diyordu…

GÜZEL TAKTİK AMA YANLIŞ KİŞİ  

Recai şehrin en gözde semtinde bir büro tutmuş, içini güzelce döşemiş, kapıya da ‘AVUKAT RECAİ ŞAŞMAZ’ yazılı bir tabela asmış. Yeni bürosunda ilk sabah otururken kapı çalınınca Recai sekreterine -“Kapıyı aç kızım” demiş. Sekreter kapıyı açıp gelen adamı Recai’nin odasına soktuğu an da Recai eline telefonu alıp konuşmaya başlamış; – “O iş tamam beyim, zaten benim aldığım bir davada kötü bir netice çıkamaz, tabi… tabi hemen kurtarırız. Şaban’ı da ben kurtarmıştım Mahir’i de. Siz hiç merak etmeyin Ankara’da çok tanıdık var….” Konuşma böylece bir kaç dakika daha devam ettikten sonra Recai sekreterinin odaya getirdiği adama dönüp ‘Ahh efendim’ demiş; ‘Kusura bakmayın sizi beklettim. Ama görüyorsunuz ki işler çok yoğun. Sizin ne davanız vardı?’ Adam ‘Hiiç’ demiş ‘Benim davam falan yok, ben telefonu bağlamaya gelmistim!’  

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.