Son günlerde ekonomi ile yatıp ekonomi ile kalkıyoruz. Hepimiz adeta birer ekonomist gibi hesaplar yapmaya başladık. Bu hafta sonunuzda ekonominin sıkıntısından ve haftanın yorgunluğundan kurtulabilmeniz için “ekonomi fıkraları” yazmak istedim. Umarım beğenirsiniz.
FARZEDELİM
Bir fizikçi, bir kimyacı ve bir ekonomist ıssız bir adaya düşmüş.
Yiyecek bir şey yok. Lakin bir bakmışlar, sahile vuran bir konserve kutusu… Dolma!
Fizikçi demiş ki… “Bir taşla vurup açalım, yeriz.”
Kimyacı demiş ki… “Ateşe atalım hem pişer hem de kutu açılır.”
Ekonomist… Farz edelim ki elimizde bir konserve açacağı var…”
KİRALAMAYI TERCİH EDERİM
Amerika'da bir ilan sitesinde genç bir kız aşağıdaki ilanı yapar;
25 yaşında kültürlü, akıllı ve çok güzel bir kızım ve New York'ta yaşıyorum. Yıllardan beri bir sürü erkekle çıktım, ama hepsi yılda 250 bin dolar altında kazanan erkeklerdi. Bu meblağın az olduğunu düşünüyorum ve yılda 500 bin dolar üzerinde kazanan bir erkekle evlenmek istiyorum. Çevremde benden çirkin ve kültürsüz bir sürü kızın zengin erkeklerle evlendiğini gördüm, onları nerede bulabileceğimi bilen varsa beni bilgilendirmesini rica ediyorum. İlana iyi kötü çok sayıda kişi cevap vermiştir, ancak içlerinden birisinin cevabı dikkat çekicidir;
Anladığım kadarıyla evlilik için önceliğin kişi değil para. Ben senin aradığın kriterlere uyan birisiyim yani yılda 500 bin dolar üzerinde kazanan varlıklı biriyim. Ancak olaya finansal açıdan bakarsak, benim varlıklarım önümüzdeki yıllarda muhtemelen daha da büyüyerek değer kazanacaktır yani zenginliğim artacaktır. Ancak karşılığında senin bana sunduğun varlıkların yani güzelliğin ise zaman geçtikçe daha da değer kaybedecek nitelikte. Bu durumda, finansal bir karar vermek gerekirse satın alma yerine kiralamayı tercih ederim.
TORUNUN BORCU
Adamın biri lokantanın camında şöyle bir ilan görür:
“İstediğiniz kadar yiyin. Hesabı torununuz ödesin.”
Adam bedavayı çok sevdiği için merak edip içeri girer. Bir masaya oturup garsonu bekler. Bir süre sonra garson adam yanına gelir. Adam yemek siparişi vermeden önce merakını gidermek için camda yazan ödeme işinin nasıl olduğunu sorar.
Garson açıklama yapar:
“Biz bu işi yüzyıldır yapıyoruz efendim. Daha sonra torununuzu buluyoruz ve yediğiniz yemeğin ücretini torununuzdan tahsil ediyoruz.” yanıtını verir.
Garsonun açıklaması adamın hoşuna gider. Oturduğu masada kendisine bir güzel ziyafet çeker. Masasından kalkmak için doğrulacağı sırada garson yanına gelerek önüne tabak içinde bir fatura bırakır.
Adam tabii şaşırır:
“Bu fatura nedir yahu, hani hesabı torunum ödeyecekti?” diye sorar.
Garson adamın yüzüne gülerek şöyle der:
“Efendim, hesabı torununuz ödeyecek. Ama bu dedenizin hesabı!”