Çanakkale İslam’ın son kalesinin savaşıydı.

Mustafa Ekmekcioğlu

Bundan tam 102 yıl önce batının sömürgeci ve emperyalist devletleri, cennet vatanımızı ele geçirmeye kalkmış ancak kahraman Türk milletinin iman dolu göğsüne çarparak helak olmuştur. Kazanılan büyük zafer, tarihimize altın harflerle yazılmıştır.

 

Çanakkale Savaşı’nda iki zafer birden kazanılmıştır. Biri düşmana karşı kazanılan “Maddi Zafer” ikincisi ise fazilet ve fedakarlık, din, iman ve vatan sevgisi hususlarında yaşanan ve asla mazi olmayan manevi zafer

Askerlerimiz büyük bir iman heyecanıyla savaşarak canını verecek ama vatanını, mukaddesatını, namusunu ve Kur’anı’nı vermeyecekti. Savaşın en zor bir anında düşman çemberi içinde kalan Binbaşı Lütfü Bey, o hengamede canhıraş bir şekilde:

“Yetiş ya Muhammed (a.s) kitabın elden gidiyor” feryadıyla isyan  etmesi bunun en aşikar bir ifadesidir.

Vatan ve millet aşkıyla topyekün bir savaşa giren Türk milletinin Çanakkale savaşı ile ilgili ibretlik ve duygusal bir çok anısı vardır. Bunlardan biri de şöyledir.

“Cepheye asker taşıyan tren  istasyonunda beklemektedir. Askerlerin hepsi sakin, belki bir daha geri dönmeyecekler. Ama şehit olmak inancı gönüllere huzur veriyor.

Sevkiyat subaylarından biri vagonların yanında sessiz, hareketsiz bir gölge görür. Merakla, şüpheyle yaklaşır. O anda çakan şimşeğin aydınlığında şuna şahit olur:

Başı yaşmaklı, beli bükülmüş, soluk benizli ihtiyar bir Türk anası... Çakılmış gibi orada duruyor. Yağmurdan sırılsıklam olmasına rağmen huşu içinde beklemektedir. Anadolu’nun bu cefakar anasına yaklaşan subayla arasında şu konuşma geçer:

-Valide! Yağmurun altında niye böyle bekliyorsun?

-Trende oğlum var. onu selametlemeye geldim.

- Oğlun kimdir? Nerelidir?

-Söğüt’ün Akgünlü Köyü’nden Mehmet oğlu Hüseyin.

- Onu görmek ister misin, çağırayım mı?

- Sana dua ederim. Ona söyleyecek bir tek sözüm var. Hüseyin kısa zamanda bulunur. Elini öpen oğlunu bağrına basan ana son olarak:

“Hüseyin’im, yiğit oğlum benim!... Dayın Şıpka’da baban Dökme’de ağaların Çanakkale’de şehit düştüler. Bak son evladım  sensin. Eğer minarelerden ezan sesi kesilecekse, caminin kandilleri sönecekse sütüm sana haram olsun! Ölde köye dönme! Yolun Şıpka’ya uğrarsa dayının ruhuna bir Fatiha okumayı unutma haydi oğul! Allah yolunu açık etsin” demiştir.

Hüseyin, son defa anacığının elini öptü. Yaşlı gözlerle oğluna bakan Türk anası son evladını da dualarla cepheye bu şekilde uğurlamış oldu.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.